tag:blogger.com,1999:blog-30388002992162517682024-03-05T08:16:44.837-08:00Aklıma GelirseTarihten, güncel konulardan, bilimden düşüncelerimi ve fikirlerimi paylaşacağım. Aslında aklıma ne gelirse yazacağım bir blog olacak ;)Mervehttp://www.blogger.com/profile/17073590252207108799noreply@blogger.comBlogger10125tag:blogger.com,1999:blog-3038800299216251768.post-34915080805324573462021-04-28T19:34:00.000-07:002021-04-28T19:34:10.178-07:00Hayret ettiğim konulardan biri<p><span style="font-family: times;">Her zaman sosyal medya hesaplarımdan ara ara ayet paylaşırım ya da Allah'ın varlığını birliğini anlatan konuları anlatırım. Fakat yeni farkettim; bazen özellikle de ayet paylaşmamdan rahatsız olan bir kesim insan oluyor. Bu insanların Müslümanım demesi ve ayet bilmemesi ise beni hayrete düşürüyor. Üstelik ayet bilmemesine ama ayeti okumasına rağmen ayeti değil de kendi mantığını doğru buluyor. Ve bu mantığı ayetten üst tutuyor haşa. Bu ne kadar yanlış! </span></p><p><span style="font-family: times;">Halbuki her insanın kendi mantığı olabilir. Bu durumda birden fazla mantık çıkabilir. Mantıklara göre din yaşayacak olursak bu sefer tek bir din değil birden fazla din olacaktır. Ama İslam tek bir din ve tek bir Kitabı var o da Kuran. Ve Kuran apaçık ayetlerle Kendisini açıklıyor. Bu durumda Müslümanım diyen her insanın Kuran'a uyması mı makul yoksa kendi geleneklerini, kültürlerini ve hatta mantıklarını İslam diye yaşamaları mı makul?</span></p><span style="font-family: times;"><span><div style="text-align: center;"><ul><li><span style="text-align: center;">Bakara, 99. Andolsun Biz sana apaçık ayetler indirdik. Bunları fasıklardan başkası inkar etmez.</span></li></ul><ul><li>Kehf, 54 . Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için Biz her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, herşeyden çok tartışmacıdır.</li></ul><ul><li><span style="text-align: left;">Bakara, 170-171 . Ne zaman onlara: "Allah'ın indirdiklerine uyun" denilse, onlar: "Hayır, biz, atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye (geleneğe) uyarız" derler. (Peki) Ya atalarının aklı bir şeye ermez ve doğru yolu da bulamamış idiyseler? İnkar edenlerin örneği bağırıp çağırmadan başka bir şey işitmeyip (duyduğu veya bağırdığı şeyin anlamını bilmeyen ve sürekli) haykıran (bir hayvan)ın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler.</span></li></ul></div></span>
<span>Müslüman; okuyan, araştıran, en önemlisi Kuran ayetlerini derinlemesine anlamak için sürekli Allah'a dua eden, aklının-bilgisinin-imanın derinleşmesini Allah'tan isteyen, durağan olmayan sürekli kendisini güzel ahlakta geliştirmek isteyen, kendisini yeterli görmeyen bir bireydir. Bundan dolayı kendi geleneği de olsa kültürü de olsa Kuran' a karşı gelmez.</span></span><div><span style="font-family: times;"><span></span><br /></span><ul style="text-align: left;"><li style="text-align: center;"><span><span style="font-family: times;">Tevbe, 109 . Binasının temelini, Allah korkusu ve hoşnutluğu üzerine kuran kimse mi hayırlıdır, yoksa binasının temelini göçecek bir yarın kenarına kurup onunla birlikte kendisi de cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah, zulmeden bir topluluğa hidayet vermez.</span></span></li></ul><span style="font-family: times;"><br /><span>Bu durum da diğer insanları memnun etmek için yaşamak mı makul yoksa sadece ve sadece Allah'ı razı etmek O'nun sevdiği kullardan olabilmek için yaşamak mı makul? </span>
<br /><br /><span>Son olarak insanlar da çok ama çok önem vereceğimiz noktanın o insanların takva sahibi, güzel ahlak sahibi olup olmadıkları; Allah'ı çok sevip sevmedikleri; her yaptıkları işde nefislerinin mi yoksa Allah'ın rızasını kazanma niyetlerinin-amaçlarının olup olmaması olduğunu düşünüyorum. </span></span></div><div><span><span style="font-family: times;"><br /></span></span></div><div><span style="font-family: times;"><span>İnsanların şekline şemaline ya da kıyafetine, saçına başına takılmak yerine güzel ahlakta (bknz. Ali İmran, 104) olup olmadıklarına daha çok takılmak gerekir. O insan hayatını Allah'a adamış mı adamamış mı buna bakmak gerekir. </span><br />
<span><br /></span></span></div><div><ul style="text-align: left;"><li style="text-align: center;"><span><span style="font-family: times;">Araf Suresi, 26 . Ey Ademoğulları, Biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size 'süs kazandıracak bir giyim' indirdik (var ettik). Takva ile kuşanıp-donanmak ise, bu daha hayırlıdır. Bu, Allah'ın ayetlerindendir. Umulur ki öğüt alıp-düşünürler.</span></span></li></ul><ul style="text-align: left;"><li style="text-align: center;"><span style="font-family: times;">Hucurat Suresi, 13 . Ey insanlar, gerçekten, Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk ya da soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.</span></li></ul><!--/data/user/0/com.samsung.android.app.notes/files/clipdata/clipdata_bodytext_210429_051647_065.sdocx--></div>Mervehttp://www.blogger.com/profile/17073590252207108799noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3038800299216251768.post-64738426985552939602020-07-22T05:10:00.000-07:002020-07-22T05:10:21.458-07:00Kadın cinayetlerinin bitmesi için önce zihniyetin değişmesi gerekir.<div><span style="background-color: white; color: #262626; font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 14px;">Kadını eğitilmesi gereken yarım varlık olarak görmek hem Darwinist zihniyette hemde bağnaz anlayışta var. Halbuki İslam, kadını çiçeğe benzetir. Çiçek nasıl narin ve incitmememiz gereken bir varlık ise kadında el üstünde tutulması gereken bir varlıktır. Ve Allah, Kuran'da kadın ve erkek ayrımı yapmamıştır. İki tarafında birbirinden üstün bir yanı yoktur. Üstünlük sadece güzel ahlakla ve takvayla olur.</span><br style="background-color: white; color: #262626; font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 14px;" /><br style="background-color: white; color: #262626; font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #262626; font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 14px;">Umarım bir an önce Kuran ahlakının tüm dünyada tam manasıyla yaşandığı günler gelir. Çözüm bağnaz anlayıştan uzak, sevgi dolu bir din olan, zor ve baskıdan uzak gerçek İslam'ın yaşanmasıyla olacaktır. Aksi takdirde daha çok canımız yitecek Allah korusun..</span><br style="background-color: white; color: #262626; font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 14px;" /><br style="background-color: white; color: #262626; font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 14px;" /><span style="background-color: white; color: #262626; font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 14px;">Sevgilerle</span></div><div><span style="background-color: white; color: #262626; font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 14px;"><br /></span></div><div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen='allowfullscreen' webkitallowfullscreen='webkitallowfullscreen' mozallowfullscreen='mozallowfullscreen' width='320' height='266' src='https://www.blogger.com/video.g?token=AD6v5dybgnGwbeP9aM9qdyxNWpXLsqyc93Ncab3IQcOIqA6ytDObFXAbbIx_e1JT4uEDZ8uwbFTGavIAXZ0WYPy5mQ' class='b-hbp-video b-uploaded' frameborder='0'></iframe></div><span style="background-color: white; color: #262626; font-family: -apple-system, BlinkMacSystemFont, "Segoe UI", Roboto, Helvetica, Arial, sans-serif; font-size: 14px;"><br /></span></div>Mervehttp://www.blogger.com/profile/17073590252207108799noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3038800299216251768.post-75220451086077139722020-06-14T14:59:00.006-07:002020-06-14T15:05:10.889-07:00Farkında mıyız? <p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span lang="TR">Dünyanın çivisi çıkmış gibiydi ama 2020 yılında bu bir çok insan tarafından daha da çok
hissedildi. </span>Her tarafımız belalarla, zorluklarla çevrili. <span lang="TR">İnsanları nefessiz kalmakla sınayan salgın hastalıklar, depremler, yeryüzüne düşen göktaşları, yanı başımızda olan bir ülkede senelerdir süren savaş, Myanmar da </span>yaşama, kimlik sahibi olma gibi<span lang="TR"> en temel hakları bile ellerinden alınan </span>Müslümanlar, sevgisizlik ve Darwinist zihniyet sonucu ölen insanlar, kıskançlıktan dolayı fitne çıkarıp oyun oynayan insanlar ve bunun gibi daha bir çok ahir zamanda olduğumuzu gösteren olaylar.. Ahir zaman zorluklarla, korkulu gibi görünen olaylarla dolu ama yine de zorluklarla beraber kolaylıklar da var.</p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span lang="TR">Düşünün; şiddetli gök sarsıntıları, yıldırımlar, seller, depremler, gök
taşlarının dünyaya düşmesi, yangınlar, salgın hastalıklar, savaşlar hepsi aynı
anda oluyor. Böyle kıyamet gibi bir ortamın içindesiniz.. Ne
hissederdiniz? Müthiş bir korku. Ölümün size yaklaştığını düşünmez miydiniz? Fakat Allah o kadar merhametli ki bu olayların hepsini aynı anda üst üste gerçekleştirmiyor. Hepsi bir anda durmadan gerçekleşseydi, nasıl bir kaos ortamı olurdu ve insan nasıl baş edecekti hangi biriyle uğraşacaktı? </span></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span lang="TR">Ama Allah zorlukları bile
kolaylıklar içinde veriyor. Allah’a ne kadar şükretsem, teşekkür etsem azdır
diye düşünüyorum. Allah’ın verdiği nimetler üzerinde düşünüyorum da gerçekten
de hakkediyor muyuz? Bu kadar nimetlerle donatılmayı? </span></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"><span lang="TR">Sadece büyük olaylar karşısında
Allah’ın bizi koruduğunu düşünmemek gerek. En basit olarak düşündüğümüz nefes
almak bile bizim için aslında çok büyük bir nimet. Aslında o kadar
aciziz ki aldığımız nefesi bile kontrol eden biz değiliz. Soluduğumuz havada %78 azot, %21 oksijen, %1 argon, karbondioksit ve az miktarda diğer gazlar bulunur. Soluduğumuz havadaki oksijen %20 gibi az bir miktar. Sizce oksijeni havadaki elementler içinden bilinçli olarak biz mi seçiyoruz? Bu seçimi biz yapmıyoruz. Vücut sistemimiz
Allah tarafından o kadar harika yaratılmış ki nazal mukoza ve yutak, soluduğumuz havayı ısıtıp genel bir temizlikten geçiriyor. Akciğerlerimiz hava ile dolarken havadaki tozlar, bronşiyallerde kısa tüyler tarafından filtreden geçiriliyor. Alveollere ve hava keseciklerine ulaşan hava alveollerden ileri gitmiyor. Solunan havadan sadece oksijen kana karışıp dokulara gidiyor. Tüm bu işlemleri her an vücudumuz gerçekleştirirken bizim bu işlemlerden çoğu zaman haberimiz bile olmuyor kaldı ki vücudumuza birçok element içinden oksijeni seçmesi emrini verelim.</span><span lang="TR"> Bu kadarla da kalmıyor.
Akciğerlerimizden oksijeni alıp dokulara taşıyan hemoglobini biz mi kontrol
ediyoruz? Hangimiz hadi hemoglobin şu oksijeni al, pankreas hücreme götür, pankreas bezinin beta hücrelerinin insülin üretip kan şekerini düzenlemesi lazım, bunun için pankreasa ATP gerek diyor? </span><span lang="TR" style="font-family: "segoe ui emoji", sans-serif;">😊</span><span lang="TR"> Tabi ki hiçbirimiz elementler arasından oksijenin seçimini, hemoglobin molekülünü, protein sentezini, vücut dengemizi sağlayan mekanizmaları kontrol etmiyoruz, emir vermiyoruz. </span>Et parçasından oluşan vücudumuzun aklı da yok gücü de. Bu emri veren, bu aklın sahibi kim? Aslında her şeyin kontrolü tüm gücün sahibi olan Allah’ın elinde. Hemoglobin
molekülünden tut her şey Allah’ın kontrolü altında. Dokulara oksijeni taşıyan
hemoglobin sayesinde dokularımız ATP üretiyor ve yapmaları gereken işlemleri
gerçekleştiriyor. En basit olarak gördüğümüz nefes alma işlemi bile aslında hayatımızın en
temel parçası ve bunu biz kontrol etmiyoruz. </p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify;">Yeryüzündeki canlıların hepsi Allah’ın verdiği nimetlerle donatılmış. Fakat sahip olduğu nimetlerin farkında olmayan insanlar da fazlasıyla var. Akıl ve ruh sahibi her insan Allah'ın verdiği lütuflara karşı müteşekkir olur, Allah’ı çok
sever. Nankör bir tavır içinde olmaz. Ayette şöyle bir olaydan bahsediliyor:</p>
<p style="text-align: justify;"></p><blockquote><span lang="TR">"O, sizi karada ve denizde gezdirip dolaştırandır.
Öyle ki gemilerle denize açıldığınız ve gemilerinizin içindekilerle birlikte
uygun bir rüzgârla seyrettiği, yolcuların da bununla sevindikleri bir sırada
ona şiddetli bir fırtına gelip çatar ve her taraftan dalgalar onlara hücum eder
de çepeçevre kuşatıldıklarını (batıp boğulacaklarını) anlayınca dini Allah’a
has kılarak “Andolsun, eğer bizi bundan kurtarırsan, mutlaka şükredenlerden
olacağız” diye Allah’a yalvarırlar. Fakat onları kurtarınca, bir de bakarsın ki
yeryüzünde haksız yere taşkınlık yapıyorlar. Ey İnsanlar! Sizin taşkınlığınız,
sırf kendi aleyhinizedir. (Bununla) sadece dünya hayatının yararını elde
edersiniz. Sonunda dönüşünüz bizedir. (Biz de) bütün yaptıklarınızı size haber
vereceğiz." (Yunus Suresi, 22-23)</span></blockquote><div>Zorluk anında içten dua ederek Allah'tan yardım isteyip sonra Allah zor durumdan kurtarınca yüz çevirenler gibi olmamak gerek. Salgın hastalık, deprem gibi imtihanlar ve zorluklar ortadan kalkınca insanın sanki hiçbir şey olmamış ve olmayacak gibi Allah'ın anılmadığı unutulduğu boş ve anlamsız olan eski hayatına dönmesi olmaz. Allah gazaplanmaz mı o zaman? Allah bize bu kadar merhamet ediyorken bu merhamete teşekkür etmemek nankörlük olmaz mı? Allah dünya hayatının bir oyun ve tutkulu oyalanma olduğunu söylüyor, asıl yurdun ise ahiret yurdu olduğunu söylüyor. Gerçekten de bu dünya da anlamsız oyalanmalarla vakit geçirmek ve asıl hayatı unutmak çok korkunç olur.</div><p></p><p class="MsoNormal" style="text-align: justify;"></p><blockquote><span lang="TR">"Bu dünya hayatı ancak bir eğlence ve
oyundan ibarettir. Ahiret yurduna gelince, işte gerçek hayat odur. Keşke
bilselerdi!" (Ankebut Suresi, 64)<o:p></o:p></span></blockquote><p></p><br />Mervehttp://www.blogger.com/profile/17073590252207108799noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3038800299216251768.post-38862457199639489892020-03-04T13:25:00.003-08:002020-03-04T13:27:00.056-08:00Türk İslam Birliği Dünyaya Nasıl Güzellikler Getirecek?<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Peygamber Efendimiz (sav), ahir zaman ortamını şöyle tarif ediyor:</span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><i><b>"... Küçükler ben keşke büyük olsaydım, büyükler de keşke ben küçük olsaydım diye temenni ederler... İyi insanların iyiliği artar, <u>kötülere karşı bile iyilik yapılır</u>." </b></i>(</span>Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 17)</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
Mehdiyet ile Türk-İslam Birliği'nin getirdiği güzellikler muazzam. Dünyada hiçbir yerde kıtlık yaşanmayacak, çünkü Kuran ahlakının getirdiği ahlak bunu emrediyor. Zenginlik insana verilen bir imtihan vesilesi; Allah zenginlerin malında yoksullarında payı olduğunu emrediyor. Kuran, malı-mülkü sadece kendine biriktirip, bencilce davranmayı, kendini düşünmeyi emretmiyor; malı paylaşmayı emrediyor. Bu ahlak tüm dünyaya hakim olduğunda zenginle yoksul arasında uçurumlar olmayacaktır Allah'ın izniyle.<br />
<br />
<b>Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı. </b>(Zariyat Suresi, 19)<br />
<br />
Ama en önemlisi Allah aşkının olduğu, sevginin olduğu, nefretin ve savaşların olmadığı bir dünyanın Türk-İslam Birliği ile gelecek olması. Mehdiyet'in getirdiği muazzam güzellikler...<br />
<br />
Şuan nereye baksak nefret, sevgisizlik, kin, haset, bencillik, acı, zulüm, ölüm var. Sevgi yok. Merhamet yok. Vicdanlı olmak yok. Fedakarlık yok. Güzel görmek, güzel düşünmek yok. Neden sevgiye dair güzellikler yok? Peki neden nefret var? Neden kin tutmak, acımasız olmak var? Diğer insanların iyiliğini istemeyip sadece kötü olmalarından mutluluk duymak var? Gerçekten dünyanın bu hale gelmesi çok ama çok korkunç. O kadar çok ki sevgisizliğin örneği ama sevginin örneği neredeyse yok gibi.<br />
<br />
Birbirlerine arkadaş deyip ama puan kavgasında olan gençler, okulda gereksizce birbirini ezecek saçma sapan nefret dolu sözler söyleyen gençler, diğer insanların güzel yönlerini övmeyip hatta bunun hasedine girip nefret dolu olanlar, gördükleri güzellikleri takdir edemeyenler, her güzelliğin kendisinde olmasını isteyip başka insanlarda olmasını istemeyenler, nedendir bilinmez hiç tanımadıkları insanlardan nefret edenler, hiç tanımadıkları insanlar hakkında atıp tutanlar, insanların kılığına kıyafetine göre değer biçenler ama ahlaka hiç bakmayanlar, araştırmadan etmeden bir topluluğa kin duyanlar... Sevgisizliğin örneği o kadar fazla ki.<br />
<br />
Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. <b><u>Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır.</u></b> Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. (Maide Suresi, 8)<br />
<br />
Sevgiyi yaşamak varken neden şeytanın da istediği nefret dolu bir dünyanın oluşmasına izin veriyoruz? Zor bir şey değil sende olanı diğer insanlarla paylaşman, güzellikleri övmen, sende olanın diğer insanlarda da olmasını istemen ya da diğer insanların sahip oldukları güzellikleri övmen. Haset daha zor, kin tutmak daha zor, nefretle yaşamak daha zor, sevgisiz yaşamak daha zor. Haset etmeyip gıpta etmek güzel olandır. Nefretle değil sevgiyle yaşamak daha kolay olandır. Kalbimiz sadece ve sadece sevgiyle ferahlar. Kin tutan, haset eden, sevmeyen, bencil olan, vicdansız olan bir kalp hasta olur. Allah'ı sevmek, Allah'ın yarattığı güzellikleri övmek, Allah'ın bizim için yarattığı olaylarda Allah'ın razı olacağı bir biçimde hareket etmek bizim hem bu dünya da hem ahirette mutlu olmamızı sağlayacak inşaAllah.<br />
<br />
<b>Kim ahiret ekinini isterse, Biz ona kendi ekininde arttırmalar yaparız. Kim dünya ekinini isterse, ona da ondan veririz; ancak onun ahirette bir nasibi yoktur.</b> (Şura Suresi, 20)<br />
<br />
<b>Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur.</b> (Rad Suresi, 28)<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />Mervehttp://www.blogger.com/profile/17073590252207108799noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3038800299216251768.post-75620623094420323282020-01-24T15:48:00.000-08:002020-01-24T15:48:18.235-08:00Üst Üste Gerçekleşen Depremler Neyin Habercisi?<div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">
Son zamanlarda depremlerin sayısı artıyor. Bunu Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi'nin açıkladığı yıllık deprem verilerine bakarak inceleyelim: </div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;">2017 yılında toplam 34.009 deprem olmuş.<br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyE7IEsyxzjELbygEQsJDubVEvvUT46lufZUqz6sWJbw88uhyphenhyphentrOL-7ZNEdNksaFD7ZfEWObOECQXYTPKkqTDqDFgsgcqg8Vu5hMLYmnMXHVucVOrFFWzIoBNG5Coa4HdZZE-BtzygU9M/s1600/2020-01-25_01-14-58+%25282%2529.png" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="444" data-original-width="620" height="458" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyE7IEsyxzjELbygEQsJDubVEvvUT46lufZUqz6sWJbw88uhyphenhyphentrOL-7ZNEdNksaFD7ZfEWObOECQXYTPKkqTDqDFgsgcqg8Vu5hMLYmnMXHVucVOrFFWzIoBNG5Coa4HdZZE-BtzygU9M/s640/2020-01-25_01-14-58+%25282%2529.png" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"></td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;">2016 yılında toplam 13.346 deprem olmuş.<br style="font-size: small;" /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj43jOkbz_1ZjDWcmq6NuF01ZkmpogG3zqO5S3lB3M0NbL1Fl4rZ1qvCq9K7MtuDa2k3uaxUw6z2btIIk37vjkgmh_p2hRpi9PhLKv9vc-CEhaVborwMiXydXYmoYwnL8DyuoEhV36kDaI/s1600/2020-01-25_01-15-50.png" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="440" data-original-width="619" height="454" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj43jOkbz_1ZjDWcmq6NuF01ZkmpogG3zqO5S3lB3M0NbL1Fl4rZ1qvCq9K7MtuDa2k3uaxUw6z2btIIk37vjkgmh_p2hRpi9PhLKv9vc-CEhaVborwMiXydXYmoYwnL8DyuoEhV36kDaI/s640/2020-01-25_01-15-50.png" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><br /><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td>2015 yılında toplam 15.357 deprem olmuş.<br style="font-size: small;" /><img border="0" data-original-height="568" data-original-width="809" height="448" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4Bmec92-sTk6bzwnZReyrKJoxcBVyQLEP8h9QOp4aFlzrpzEt3KpdcYekhXh2Tz9CGQtNkO3ThaV6TvTaIA7M7_eo0Wx7GOGIoyFMDFQ0hyphenhyphen5D62FZFRbywv16JAIIy_1pVdPfflqzsvA/s640/2020-01-25_01-18-54.png" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" width="640" /></td></tr>
<tr><td class="tr-caption"><br /><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td>2014 yılında toplam 14.830 deprem olmuş.<br style="font-size: small;" /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibDcT_gzi_ZHK8UKVJeDHPqfqv2Y5Q_PIsX3VUiNo6wwa_3ey7zj-w000b6e5y3BQ4ADgCAihxRqampOozkylHnpYbs006OSVCSmwVwdCnhXybaCObXE983zPDvSShx0ZRXszzxvTO3-w/s1600/2020-01-25_01-19-30.png" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="570" data-original-width="809" height="450" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEibDcT_gzi_ZHK8UKVJeDHPqfqv2Y5Q_PIsX3VUiNo6wwa_3ey7zj-w000b6e5y3BQ4ADgCAihxRqampOozkylHnpYbs006OSVCSmwVwdCnhXybaCObXE983zPDvSShx0ZRXszzxvTO3-w/s640/2020-01-25_01-19-30.png" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption"><br /><table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td>2000 yılında toplam 3.032 deprem olmuş.<br style="font-size: small;" /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEim-_SholuhhrB6AdAup-qrxj3doax49W75i6xvB5PXpw_BGKHxhrp4q0CFJ30mY2j7mtCuV6FY7OHfvpxnd3c5ecgcIii7qs9Gx9Sl_IPCQxiwJOiNQZHzNXKoFhYQH7HcprgIAtAYCBE/s1600/2020-01-25_01-21-58.png" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="529" data-original-width="799" height="422" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEim-_SholuhhrB6AdAup-qrxj3doax49W75i6xvB5PXpw_BGKHxhrp4q0CFJ30mY2j7mtCuV6FY7OHfvpxnd3c5ecgcIii7qs9Gx9Sl_IPCQxiwJOiNQZHzNXKoFhYQH7HcprgIAtAYCBE/s640/2020-01-25_01-21-58.png" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption"><br /></td></tr>
</tbody></table>
</td></tr>
</tbody></table>
</td></tr>
</tbody></table>
</td></tr>
</tbody></table>
Türkiye'de 2017 yılına baktığımızda yaklaşık olarak yılda 30 bin deprem gerçekleşmişken 2000 yılına geri gittiğimizde bu sayı yıllık olarak 3 bin kadar. 17 yılda deprem sayısı 10 kat artmış. Bu rakamları gördüğümde depremlerin artmasının ahir zaman alametlerinden olduğu aklıma geliyor. İsterseniz gelin Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinden birkaç örneğe bakalım:<br />
<ul>
<li>Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır... Depremler çoğalacak... (Ramuz-El Ehadis, 476/11)</li>
<li>Kıyametten önce iki büyük hadise vardır... ve sonra da zelzeleli yıllar. (Ramuz-El Ehadis, 187/2)</li>
<li>Anlaşmazlıklar ve sık sık depremler vaki olacak... (Kıyamet Alametleri, s.166)</li>
</ul>
<div>
Sadece 1999 yılında yeryüzünde küçük veya büyük şiddette 20.832 deprem meydana gelmiştir. Bu depremlerde resmi açıklamalara göre tahmini olarak 22.711 insan ölmüştür. Tıpkı Peygamber Efendimiz(sav)’in hadisinde belirttiği gibi: </div>
<div>
<ul>
<li>“Ümmetimde zelzeleler olur. Öyle ki, bu zelzelelerde on bin, yirmi bin, otuz bin kişi ölür…” (İbni Asakır, Geleceğin Tarihi 1, Orhan Baytan, Mevsim Yayıncılık, s.81)</li>
</ul>
</div>
<div>
Kuran'da depremin anlatıldığı ayet de kıyameti hatırlatır:</div>
<div>
<ul>
<li>Yer, o şiddetli sarsıntıyla sarsıldığı, Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı, Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman, O gün (yer) haberlerini anlatacaktır. Çünkü senin Rabbin ona vahyetmiştir. O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye bölük bölük fırlayıp-çıkarlar. Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür. Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür. (Zelzele Suresi, 1-8) </li>
</ul>
</div>
<div>
Ahir zamanda olduğumuzu gösteren depremlerin artışı tabi ki de Peygamberimizin "müjdelenin" dediği Hz.Mehdi (as)'ın geliş alametlerindendir. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Şeyh Tusi’nin Gaybe’sinden: Muhammed b. İshak; Ali b. Abbas, Bekkar b. Ahmed, Hasan b. Hüseyin, Mualla b. Ziyad, Ala b. Beşir, Ebu Sadık en-Naci, Ebu Said el-Hudri’den rivayet eder:</div>
<div>
<ul>
<li>Rasulullah [sallallahu aleyhi ve alihi] şöyle buyurdu: <b>“Sizleri Mehdi ile müjdeliyorum! O (Mehdi), İnsanların ihtilafa düştükleri ve zelzelelerin yaşandığı bir zamanda gönderilip, eziyet ve zulmün kol gezdiği yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Yerde ve gökte bulunanların tamamı ondan [Mehdi’den] razı olacaklardır.”</b></li>
</ul>
</div>
<div>
Yeryüzündeki bozulmaların, sevgisizliğin, nefretin, vicdansızlığın, adaletsizliğin nedeni olan imandaki eksiklik Kuran ahlakının yayılıp yaşanmasıyla düzelecektir, Allah'ın izniyle. Bunu Allah'ın, Hz.Mehdi ve Hz.İsa(as)'ı vesile ederek gerçekleştireceğine inanıyorum. Hz.Mehdi (as)'ın gelişiyle dünyada gerçekleşecek olan değişiklikleri Peygamber Efendimiz hadislerinde şöyle bildiriyor:</div>
<div>
<ul>
<li>KAP SU İLE DOLDUĞU GİBİ YERYÜZÜ BARIŞLA DOLACAKTIR. Hiçbir kimse arasında bir düşmanlık kalmayacaktır. Ve bütün düşmanlıklar, boğuşmalar, hasetleşmeler muhakkak kaybolup gidecektir. (Sahih-i Müslim, 1/136)</li>
<li>İnsanlar, balarılarının beyleri etrafından toplanması gibi, Hz. Mehdi (as)’ın çevresinde toplanırlar. DAHA ÖNCE ZULÜMLE DOLU OLAN DÜNYAYI, O ADALETLE DOLDURUR. ADALETİ O DENLİ OLUR Kİ, UYKUDA OLAN BİR KİMSE DAHİ UYANDIRILMAZ VE BİR DAMLA KAN BİLE AKITILMAZ. DÜNYA, ADETA ASR-I SAADET DEVRİNE GERİ DÖNER. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)</li>
</ul>
<div>
Hz.Mehdi(as) ve onun talebeleri, sevgi ile ilmi mücadele yapacaktır:</div>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
İmam Müslüm’in Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet ettiği hadis-i şerifte Peygamber (sav) birgün sahabelerine hitaben:</div>
<div>
<ul>
<li>… Bu mücahitler o beldeye gelip konakladıkları zaman silahla harp etmezler, ok da atmazlar. La ilahe illallahu ekber diyerek tekbir getirirler. Bu tekbir üzerine şehrin iki tarafındaki surlardan biri düşer. Sonra ikinci defa tekbir getirirler. Akabinde şehrin öbür tarafı da düşer. Sonra üçüncü kez tekbir getirecekler. Bunun üzerine İslam ordusu için surlardan gedikler açılacak, onlar da hemen buralardan şehre girerek fethedecekler. (İmam Şarani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 445-446)</li>
<li>Bu şehre gelindiğinde, Müslümanlar savaş yapmayacaklar. Sadece tekbir getirdiklerinde şehrin deniz tarafı düşecek, tekrar tekbir getirdiklerinde diğer tarafı düşecek. 3. kez tekbir getirdiklerinde de şehrin tamamı ellerine geçecektir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 30) </li>
</ul>
</div>
<div>
Hz. Mehdi (as) ve talebeleri samimiyetle Allah’ı anarak şehirleri manen, fikren, kültürel yönden fethedecek, ilmi olarak Darwinizmi ve materyalizmi bitireceklerdir. Kuran’daki bu ayette de Cenab-ı Allah fikri mücadeleye dikkat çekmektedir: </div>
<div>
<ul>
<li>Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. … (Enbiya Suresi, 18)</li>
</ul>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Mervehttp://www.blogger.com/profile/17073590252207108799noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3038800299216251768.post-51335168280201464232019-11-27T10:38:00.000-08:002019-11-27T10:46:55.936-08:00Mağara Adamı Var Mıydı? Kandırıldık mı!Garip hırıltılar çıkarıp konuşamayan, vahşi, gelişmemiş, taşı taşla yontan, ilkel mağara insanları gerçekten tarihte var olmuş mudur? Yoksa uydurulmuş bir yalan mıdır?<br />
<br />
Madde ve evrenin başlangıcı olmadığını, ezeli olduğunu öne süren materyalizm felsefesinin temelinde Yaratıcı'nın varlığını inkar etmek vardır. Evrenin her zaman var olduğunu ya da evrenin kendi kendine var olduğunu iddia etmek haşa Yaratıcı olmadığını söylemenin diğer bir yoludur.<br />
<br />
Temelde insanlık tarihinin de en ilkelden en gelişmişe doğru gittiğini telkin eden; ilkel insanın yaşam şeklini açıklayan mağara devri, taş devri gibi hayali dönemler uyduran materyalizm felsefesi ve Darwinizm neden gerçekle ilgisi olmayan bir yalandır?<br />
<br />
<b>İlkel insan hiçbir zaman tarihte var olmamış, taş devri denen hayali bir dönem hiçbir zaman yaşanmamıştır</b>. Bunu arkeoloji bilimin bize sunduğu bilimsel kanıtlarla inceleyelim.<br />
<br />
<br />
<ul>
<li>BAĞDAT PİLİ</li>
</ul>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmFwH6YQ7Kp3YGpkQBdegliHOl1pqJ90xEJ3Kr_dCLBqmKBfGvwa6gSnwNjr5dEgTxuiUOlYJvOy-uQWXwRGMSVbdLDglhFzeDBCrRBZSf7lhwiab50o0S5s88xt83mcdcJJ0QOPHO_-s/s1600/2019-10-16_20-58-48.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="688" data-original-width="829" height="530" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgmFwH6YQ7Kp3YGpkQBdegliHOl1pqJ90xEJ3Kr_dCLBqmKBfGvwa6gSnwNjr5dEgTxuiUOlYJvOy-uQWXwRGMSVbdLDglhFzeDBCrRBZSf7lhwiab50o0S5s88xt83mcdcJJ0QOPHO_-s/s640/2019-10-16_20-58-48.png" width="640" /></a></div>
<br />
2500 yıllık Bağdat Pili, 13 cm yükseklikte kilden yapılmış elektrik üretme kapasitesine sahip bir çömlek. Çömleğin içinde; demir bir çubuğun etrafına sarılmış bakır bir silindir bulunuyor. İçerideki bu düzenek çömleğin ağzında ziftle kaplanmış. Bağdat Pili denen bu 2500 yıllık pil, çömlek içine konan sıvının (elektrolit bir sıvı) özelliğine göre elektrik üretebiliyor.<br />
<br />
Bağdat Pili, 1938 yılında Alman arkeolog Wilhelm Koenig tarafından Bağdat yakınlarında keşfedildi. Bu pil üzerinde yapılan analizler, çömleğin içine sirke veya şarap gibi asidik özellikli sıvılar konulduğunu ve bu nedenle oluşmuş bazı aşınma izleri olduğunu gösterdi.<br />
<br />
Bağdat Pili'nin 2500 yıl önce ne amaçla kullanıldığı hala bir sır.<br />
<br />
<br />
<ul>
<li>KRİSTAL KAFATASI</li>
</ul>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjECUQg6d3zSFjs8ZZ5PmlDHKSzR92q02YTW-nT8PV-SeQYxtW9LlfPDBvLw-X2BQDJmSTLrGom2-dNStPsFacdY3D7wi8cnKkozHrLiE4pA9pt4o4OlHMoAaSeDp2UAKgSrfHe9AkN5xQ/s1600/kristal+kafatas%25C4%25B1+%2528soldan+g%25C3%25B6r%25C3%25BCn%25C3%25BCm%2529.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="900" data-original-width="1600" height="360" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjECUQg6d3zSFjs8ZZ5PmlDHKSzR92q02YTW-nT8PV-SeQYxtW9LlfPDBvLw-X2BQDJmSTLrGom2-dNStPsFacdY3D7wi8cnKkozHrLiE4pA9pt4o4OlHMoAaSeDp2UAKgSrfHe9AkN5xQ/s640/kristal+kafatas%25C4%25B1+%2528soldan+g%25C3%25B6r%25C3%25BCn%25C3%25BCm%2529.jpg" width="640" /></a></div>
<div>
<br /></div>
<br />
<br />
Mayalar tarafından yapılan 3600 yıllık kristal kafatası Quartz kristalinden oluşuyor. Bu kristal kafatası üzerinde yapılan incelemeler ve araştırmalar bu kristalin yontulmasında günümüz teknolojisinden daha da üstün bir teknoloji kullanıldığını ortaya çıkardı.<br />
<br />
Quartz kristalinden yapılan bu kafatası pozitif ve negatif kutuplaşmaya sahip olduğundan kendi elektriğini üretebilir. Piezo-elektrik silikon dioksit isimli bir tür Quartz kristalinden meydana gelen bu kafatasının ham maddesi ile günümüzde mikro işlemcilerin ham maddesi ile aynıdır. Şaşırtıcı olan bu maddenin 19. yüzyılda bulunmuş ve kullanılıyor olmasıdır.<br />
<br />
Quartz kristalinin kırılgan olması nedeniyle bu kafatasının yontularak yapıldığı neredeyse imkansız olduğu görülmektedir.<br />
<br />
Kafatası üzerinde yapılan mikroskobik inceleme bu kafatasında modern otomatik aletlerin ya da mekanik aletlerin kullanıldığına dair hiçbir iz bulunamadığını gösteriyor. Alt çene gibi ince detaylı bir yapının modern elmas uçlu aletler kullanılarak kırılmadan oyulması neredeyse imkansız. Bu kafatası elmas kullanılarak oyulsa bile bu işlem yüzyıllar sürecektir.<br />
<br />
Günümüzde kristaller eksenleri tarafından yontulurlar. Bunun sebebi kristallerde moleküler bir simetri olmasıdır. Kristali kırmamak için bu moleküler simetriye göre kristal kesilmelidir. Lazer ya da modern yüksek teknoloji kesme metodları kullanılsa dahi moleküler simetriye göre kesilmediğinde kristaller kırılırlar. Ama bu Quartz kristalinden yapılan kafatası ekseninden tamamen bağımsız bir şekilde kesilmesine rağmen fizik kurallarına aykırı olarak hiçbir kırılma ya da çatlama olmadan yontulmuştur.<br />
<br />
Ayrıca bu kristal kafatasında öyle bir teknik kullanılmıştır ki alt kısımdan ışık tutulduğunda doğrudan göz çukurundan ışık yansır. Normal şartlarda kristalin her yerinden bu ışık yansımalıydı.<br />
<br />
Kafatasının alt kısmına yerleştirilen prizma, göz çukuruna çarpan tüm ışık ışınları bu prizmadan yansır. Bu nedenle göz çukurlarının içine doğru bakıldığında tüm oda kristal kafatasının gözlerinin içinde görülebilir.<br />
<br />
Bu kristal kafatası Mayaların fizik biliminde çok geliştiklerini göstermiyor mu?<br />
<br />
<ul>
<li>URFA GÖBEKLİ TEPEDE 11 BİN YILLIK TAŞ İŞÇİLİK</li>
</ul>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiM1fYw7M6QrFGYmiVEalmsAU9WaUslMb8mQyIcGcko5LRRNSGxXjbO7sTbn42NdR_Y_y0yqqUn3y4JRPhvkwlCCovf8ZLbaqcEl9gQTcLMyijnoTThRbG-bIoU1yTP0qohn7kV66VmG3s/s1600/gobekli+tepe.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="458" data-original-width="810" height="360" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiM1fYw7M6QrFGYmiVEalmsAU9WaUslMb8mQyIcGcko5LRRNSGxXjbO7sTbn42NdR_Y_y0yqqUn3y4JRPhvkwlCCovf8ZLbaqcEl9gQTcLMyijnoTThRbG-bIoU1yTP0qohn7kV66VmG3s/s640/gobekli+tepe.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOQDTvTXEK0z3ZvTFwfJmpX9E30hrOGRO1HQE7NnBnqilT0GXWNZIOSnMy8MtMDDbTPdHHS27B3PQ3JQvZNr_Y040469FVfVskKZaE-ueHiPj7JkIqZijN_x-TivD43u3qN0dxTtgdkxw/s1600/URFA.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="405" data-original-width="298" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOQDTvTXEK0z3ZvTFwfJmpX9E30hrOGRO1HQE7NnBnqilT0GXWNZIOSnMy8MtMDDbTPdHHS27B3PQ3JQvZNr_Y040469FVfVskKZaE-ueHiPj7JkIqZijN_x-TivD43u3qN0dxTtgdkxw/s640/URFA.jpg" width="470" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<br />
<br />
Urfa Göbekli Tepe'de bulunan 11 bin yıllık çapı 20 metreyi, boyu insan boyunu aşan T şeklindeki taş bloklar dairesel olarak dizilmiştir ve bu taşların üzerinde ince süslemeler vardır.<br />
<br />
Bu taş blokların ilkel yöntemlerle benzerini yapmaya çalışan işçiler 2 saat aralıksız çalışmış fakat kaya üzerinde belli belirsiz bir hat çizebilmişlerdir.<br />
<br />
Urfa Göbekli Tepe'deki T şeklinde ki taşların ilkel olarak taşındığını düşünen ekip bu taşı 4 saat boyunca yoğun çalışarak sadece 7 metre hareket ettirebilmişlerdir.<br />
<br />
Urfa Göbekli Tepedeki bu inşa 11 bin yıl önce yaşayan medeniyetin taş işçiliğinde ileri seviyede olduklarını, ağır taş blokların taşıma işleminde düşünülen gibi ilkel yöntemler kullanmadıklarını düşündürüyor.<br />
<br />
<br />
<ul>
<li>35 BİN YILLIK MAĞARA RESİMLERİNDE OLAN KİMYA MÜHENDİSLİĞİ</li>
</ul>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQ9i20jIZYveoytW4qd-RIL7g9x1VMQTR-G-mnX1zFKX3tuLqA-T0_bDP4zfn8sCidl367ZH_37O0hOQBlw8qaKIbOOhF2dysipEmav_uysVJWkQyueemv-DQT6y_eumA_ENVGTbIw1UA/s1600/2019-11-25_22-18-03.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="692" data-original-width="954" height="464" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQ9i20jIZYveoytW4qd-RIL7g9x1VMQTR-G-mnX1zFKX3tuLqA-T0_bDP4zfn8sCidl367ZH_37O0hOQBlw8qaKIbOOhF2dysipEmav_uysVJWkQyueemv-DQT6y_eumA_ENVGTbIw1UA/s640/2019-11-25_22-18-03.png" width="640" /></a></div>
<br />
Tarihi M.Ö. 35 binli yıllara kadar uzanan Lascaux Mağarası gibi mağaraların duvarlarına çizilen resimlerde kullanılan boyalar: mangan oksit, demir oksit, demir hidroksit, dentin kili (omurgalı hayvanların dişlerindeki kollajen ve kalsiyum tuzundan meydana gelen iç kısım) gibi elementler ve maddelerdi.<br />
<br />
Kimya eğitimi almayan bir insandan, bu resimlerden herhangi birindeki boyayı elde etmesi istense bu kişi hangi elementi kullanacağını, bu elementi nasıl elde edeceğini, hangi elementi hangisiyle nasıl karıştıracağını bilemez. Bu işlemlerin yapılabilmesi için kimya alanında bilgi sahibi olmak gerekir.<br />
<br />
Omurgalı hayvanların dişlerindeki kollajen ve kalsiyum tuzlarından oluşan maddelerden faydalanmak o dönemin insanlarının hayvan anatomisinden de haberdar olduklarını gösteriyor.<br />
<br />
Niaux Mağarası'nda bulunan 11 bin yıllık at resminin atlarla olan benzerliği resmi yapan kişinin yeteneğini göstermesi açısından dikkat çekicidir. Bu resmi yapan insanların gelişmiş bir sanat anlayışına sahip oldukları açıkça ortadadır. Bu resimlerin tuval değilde mağara duvarlarına yapılmış olması <u>o dönem insanlarının ilkel insanlar olduklarını göstermez</u>. Sadece kişisel seçimleri nedeniyle tuval olarak mağara duvarlarını kullanmış oldukları oldukça yüksektir.<br />
<br />
<b>BBC 22 Şubat 2000:</b><br />
<blockquote class="tr_bq">
Bunların ilkel adamlar tarafından yapıldığı düşünülüyordu... Ancak iki bilim adamının yaptığı çalışmaya göre, antik ressamlarla ilgili bu kanaat tamamen yanlış. Onlar bu resimlerin kompleks ve modern toplumun kanıtları olduğunu düşünüyorlar. </blockquote>
<br />
Evrimci iddiaya göre, insanın kültürel gelişiminin de biyolojik gelişimiyle doğru orantılı olması gerekir. Örneğin, insanlar önce basit çizgilerle sanatsal duygularını ifade etmeli; daha sonra bu çizgiler biraz daha gelişmeli, bu gelişme yavaş yavaş ilerleyerek sanatsal yetenek doruk noktasına ulaşmalıdır.<br />
<br />
Oysa insanlık tarihine ait bulunan ilk sanatsal izler bu varsayımı temelden yıkar. Sanat tarihinin ilk örnekleri olarak kabul edilen mağara resimleri, oymalar ve kaya kabartmaları dönemin insanlarının üstün bir sanat anlayışına sahip olduklarını gösteriyor. Mağaralarda araştırmalar yapan bilim adamları bu resimleri sanat tarihinin en önemli ve değerli çalışmalarından biri olarak değerlendiriyorlar. Resimlerdeki gölgelemeler, perspektifin kullanımı ve zarif çizgiler, kabartmalarda ustaca yapılan derinlik hissi, oymalarda güneş ışığının çarpmasıyla meydana gelen estetik oynamalar evrimcilerin açıklayamayacakları özelliklerdir. Çünkü bunlar Darwinist iddiaya göre çok daha ileride ortaya çıkması gereken gelişmelerdir.<br />
<br />
<br />
<br />
<ul>
<li>ICA TAŞLARI</li>
</ul>
<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfNEambCiNRXATVZoKmoGOun_oP7MeSOSCRGqrthyphenhyphentXl6cLcedrlKr1UyzdiXgdVgKjWdW-0fWzRJogSAozD6iC9lcjmVqSRmsXA1xs5KbYkO0IcFglIQNase5q3Yc2dmbSWfxiR_tS2Q/s1600/7306c86265ec72eec53c475697353445.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="420" data-original-width="560" height="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgfNEambCiNRXATVZoKmoGOun_oP7MeSOSCRGqrthyphenhyphentXl6cLcedrlKr1UyzdiXgdVgKjWdW-0fWzRJogSAozD6iC9lcjmVqSRmsXA1xs5KbYkO0IcFglIQNase5q3Yc2dmbSWfxiR_tS2Q/s640/7306c86265ec72eec53c475697353445.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Dinazor derisini gösteren Ica taşı ve dinazor derisini gösteren fosil</td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgId6DYg0-js2wJrqDNmzv2wJj4h1UWHZhs4N4CjgRMRtuQX3rvDVqVmbhAA_wpXUwCHuepqiVRln91eVCDNScPHk8NCEagznjmdMiQvIcywPbgB1wbYvD95F0rnzUOZgIF0Lq1t3mMKqA/s1600/1280px-Ica_stones11.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="865" data-original-width="1280" height="432" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgId6DYg0-js2wJrqDNmzv2wJj4h1UWHZhs4N4CjgRMRtuQX3rvDVqVmbhAA_wpXUwCHuepqiVRln91eVCDNScPHk8NCEagznjmdMiQvIcywPbgB1wbYvD95F0rnzUOZgIF0Lq1t3mMKqA/s640/1280px-Ica_stones11.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Beyin ameliyatının resmedildiği Ica taşı</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiX8i37mO2P5EVJHviSBLNa4NjPSaD5it2rcKXSWws9wb0MkGCjTp9cdF9asMsEy6PCAYCeg9Wwh4tPY57yPuxPyN5CvBavUwK9r2LQReOUp6ryKRlhVkwZebr5yROim4eNZhGO-xO1pqA/s1600/ica+dinazor+%25281%2529.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="365" data-original-width="468" height="498" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiX8i37mO2P5EVJHviSBLNa4NjPSaD5it2rcKXSWws9wb0MkGCjTp9cdF9asMsEy6PCAYCeg9Wwh4tPY57yPuxPyN5CvBavUwK9r2LQReOUp6ryKRlhVkwZebr5yROim4eNZhGO-xO1pqA/s640/ica+dinazor+%25281%2529.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Dinazor ve insanların ilişkisi</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-yWLOs7bycMMskWKz3vVD4ejmhdpeDhtvScDV7gTyyzzLezcX3akKVI3HIy7kuFpplcKbb7mIZu_FYBXPVDdCOX8wrwX2yc5PhD9YVdbrMuhZW5NhDO0tLduYHEruik4hsbfrb-e8zEc/s1600/image010.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="450" data-original-width="352" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-yWLOs7bycMMskWKz3vVD4ejmhdpeDhtvScDV7gTyyzzLezcX3akKVI3HIy7kuFpplcKbb7mIZu_FYBXPVDdCOX8wrwX2yc5PhD9YVdbrMuhZW5NhDO0tLduYHEruik4hsbfrb-e8zEc/s640/image010.jpg" width="500" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Teleskopla gökyüzünü inceleyen insan</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
Peru'da bulunan Ica Taşları bir taş ansiklopedisidir. Yaklaşık 15 bin adet taşlardan oluşan bu ansiklopedi de resimlerle beyin ameliyatı gibi cerrahi operasyonlar, teleskopla yıldızları izleyen insanlar, dinazor derisinin yapısı vb resmedilmiştir. Milyonlarca yıllık dinazor fosillerine bakıldığında Ica taşlarında resmedilen dokuyla aynı olduğu görülüyor. Bu taşlardaki çizimler çeşitli bilgileri diğer insanlara ulaştırmak için resmedilmiş sanki aynı ansiklopedi mantığında olduğu gibi.<br />
<br />
Ica taşları değişik boyutlardadır. Bazıları avuç içi kadar, bazıları sehpa boyutlarındadır. Çizilecek resme göre o dönemde yaşayan insanların taş boyutunu seçtikleri anlaşılıyor.<br />
<br />
Ica taşlarındaki çizimler hiçbir kesinti olmadan çizilmiştir.<br />
<br />
Ica taşları volkanik özellikler gösterip andesit içerirler.<br />
<br />
Ica taşlarında ticaret yapan insanlar, eski zamanda kıtaların halini gösteren dünya haritası, hayvan resimleri, büyük bir ihtimalle dinazorları evcilleştirmeye çalışırken dinazorların insanları öldürdüğüne dair resimler, kan damarlarının ince hortuma benzettikleri resimler, doğal enerji ürettiklerine dair resimler resmedilmiştir.<br />
<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXYMImKfA5Ti4uSzp8KocB7gukphcFhifQGPMCOgB-H672C1loZuOWA8GP8NKhp1xEl9Xtuczp8Q7MdZ0zb2tdYFaeHIfDF1KVUXlPXLJc6VJ0lPXiZPpoLiw_0HkzJ3eB5VVi_k3rr8g/s1600/1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="804" data-original-width="765" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgXYMImKfA5Ti4uSzp8KocB7gukphcFhifQGPMCOgB-H672C1loZuOWA8GP8NKhp1xEl9Xtuczp8Q7MdZ0zb2tdYFaeHIfDF1KVUXlPXLJc6VJ0lPXiZPpoLiw_0HkzJ3eB5VVi_k3rr8g/s640/1.jpg" width="608" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Ticaret</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUBHZTZkvnyRaCvdNSpG8aD5EYybmNLKcXWeeRVEVg0WAMzfaojh1OrtLtaz-IishQmWbRx7Up71WBujb4g3KrhyphenhyphenBiRSGSGIZokyFrTgw0mhN24AKE_4eW1A2gQXgq3caMmQu9VKXcoEs/s1600/c4d11f4f55173d529acc2e7c6a46ccac.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="512" data-original-width="768" height="426" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUBHZTZkvnyRaCvdNSpG8aD5EYybmNLKcXWeeRVEVg0WAMzfaojh1OrtLtaz-IishQmWbRx7Up71WBujb4g3KrhyphenhyphenBiRSGSGIZokyFrTgw0mhN24AKE_4eW1A2gQXgq3caMmQu9VKXcoEs/s640/c4d11f4f55173d529acc2e7c6a46ccac.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Çeşitli hayvanların resimleri</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoRXyLl9toOFKV0yfKpNuCk2VOvR2ppiY_BqREIsTsZGIFzvjtRn9Fj6hmyKYiOMwimJkgqaAoofrqPInzTo4-7xq8LL0sZiMs0kcRWKoyLkGV4JVzwAGmLbdlaRxkg7REQhD2Nv1wNp4/s1600/cabrera-museum-museo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="412" data-original-width="550" height="478" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoRXyLl9toOFKV0yfKpNuCk2VOvR2ppiY_BqREIsTsZGIFzvjtRn9Fj6hmyKYiOMwimJkgqaAoofrqPInzTo4-7xq8LL0sZiMs0kcRWKoyLkGV4JVzwAGmLbdlaRxkg7REQhD2Nv1wNp4/s640/cabrera-museum-museo.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Dünyanın kıtalar ayrılmadan önceki haritası</td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3Sn42aH2j1bb_7fW2g7i6TYawyGJlak34_YR1WrUBKBVCRYjbtO_RcjuoK1UIxvRSuOO1ZhysPV66yJs73zZ5Di11wLU05r8p76iIlLoVao16vDpQVv1RIinkSiZonWy6T8bFGItWqgQ/s1600/ica-4.gif" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="300" data-original-width="543" height="352" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3Sn42aH2j1bb_7fW2g7i6TYawyGJlak34_YR1WrUBKBVCRYjbtO_RcjuoK1UIxvRSuOO1ZhysPV66yJs73zZ5Di11wLU05r8p76iIlLoVao16vDpQVv1RIinkSiZonWy6T8bFGItWqgQ/s640/ica-4.gif" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Muhtemelen insanın evcilleştirdiği dinazor</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGKKNFXEnYuXmUSpv88-UD-273OojWxXoxKv1pMajW5mhmsfrbFtRCB7Y_nBrGrkGEKuVpYrYoVy97mQLoD5uXiRuOVukfq7_g3WJCTtgLM9QCy5_NcllsFtt9-oGq45zyl92GH2ksLVI/s1600/ica.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="384" data-original-width="512" height="480" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiGKKNFXEnYuXmUSpv88-UD-273OojWxXoxKv1pMajW5mhmsfrbFtRCB7Y_nBrGrkGEKuVpYrYoVy97mQLoD5uXiRuOVukfq7_g3WJCTtgLM9QCy5_NcllsFtt9-oGq45zyl92GH2ksLVI/s640/ica.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiaxavWji26cgdfG2Hk6MqyKA80e2BFe8j8RNXRtJoS7Ero8YQNTLvFAeaRPqhITeAVd4SNYtmkOhoggWisGhvpqtmM52mj-4Kv4MelHA9R3gPUYd2vcpKjA4wsfhqEwJl38cuwtuR_8nA/s1600/IcaStone13.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="457" data-original-width="674" height="432" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiaxavWji26cgdfG2Hk6MqyKA80e2BFe8j8RNXRtJoS7Ero8YQNTLvFAeaRPqhITeAVd4SNYtmkOhoggWisGhvpqtmM52mj-4Kv4MelHA9R3gPUYd2vcpKjA4wsfhqEwJl38cuwtuR_8nA/s640/IcaStone13.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitcKNp-EeiwLYL1TzUB5DQ7suYBTSn2Eezcxg8svUkBeaEXsO2Z7rvjHcQDPA0MYDWJHVSz34dnWTVKl3GM3i5-vEZB4-0fP49AXpPRZ9TPVLa8GflglpCkX85SR2sDJJni1pi0kwQHRY/s1600/IcaStone.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="440" data-original-width="638" height="440" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEitcKNp-EeiwLYL1TzUB5DQ7suYBTSn2Eezcxg8svUkBeaEXsO2Z7rvjHcQDPA0MYDWJHVSz34dnWTVKl3GM3i5-vEZB4-0fP49AXpPRZ9TPVLa8GflglpCkX85SR2sDJJni1pi0kwQHRY/s640/IcaStone.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">İnsanın dinazorları evcilleştirmeye çalışırken yaşananlar :)</td></tr>
</tbody></table>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT5BTwNvH4oHjwestvr7bFah-H4bilLe7WbQRsOem8BfGU4uQG3H6ja2lyG0v_7VqjI7OZwOikxexo0A0ZZ6ovrHPzNS3W8KcCKE-OFUUB2Fk4GY8sJbgU0ChyXIH4VJ8Q2Dh2YZDDkMQ/s1600/The-images-have-been-carved-with-continuous-lines-etched-into-the-rock-surface.-Photo-Credit-640x538.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><img border="0" data-original-height="538" data-original-width="640" height="538" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjT5BTwNvH4oHjwestvr7bFah-H4bilLe7WbQRsOem8BfGU4uQG3H6ja2lyG0v_7VqjI7OZwOikxexo0A0ZZ6ovrHPzNS3W8KcCKE-OFUUB2Fk4GY8sJbgU0ChyXIH4VJ8Q2Dh2YZDDkMQ/s640/The-images-have-been-carved-with-continuous-lines-etched-into-the-rock-surface.-Photo-Credit-640x538.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Açık kalp ameliyatı (Kalbin detaylarına dikkat!)</td></tr>
</tbody></table>
<br />
Bize ilkokuldan beri mağara insanları, taş devri düşüncesi telkin edilmişti. Evrimini tamamlayamamış, sosyal olmayan, gelişmemiş ilkel toplumların olduğu söyleniyordu. Fakat arkeolojik kanıtlara baktığımızda ilkel sandığımız insanların tıpta, astronomide, fizikte, kimyada, ticarette, teknolojide, mühendislik alanları gibi bir çok alanda gelişmiş toplumlar olduklarını görüyoruz. Evrime göre ilk insanların yarı hayvan-yarı insan; sosyalleşmemiş, taşı taşla yontan, teknolojiden, bilimden uzak olmaları gerekiyordu. Fakat bilimsel kanıtlar bunun tam aksini gösteriyor.<br />
<br />
<br />
<ul>
<li>12 BİN YIL ÖNCE ANADOLU'DA YAPILAN BEYİN AMELİYATI</li>
</ul>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWZWLLXUjpUzG52axKqzHodefbyZr_QsR4zY-Y5I995a9BICdXoK_cgfjx8pcgRxMNbY99zL-mbARAJwnHbtJYRJ-gkv3SUaPzrh3g_XMOiVYZxOTe8dNA_0fSPjckzV32Ug0NqQ5hRWM/s1600/0x0-ilk-beyin-ameliyatinin-yapildigi-asikli-hoyuk-tarihe-isik-tutuyor-1507383099513.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="462" data-original-width="400" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWZWLLXUjpUzG52axKqzHodefbyZr_QsR4zY-Y5I995a9BICdXoK_cgfjx8pcgRxMNbY99zL-mbARAJwnHbtJYRJ-gkv3SUaPzrh3g_XMOiVYZxOTe8dNA_0fSPjckzV32Ug0NqQ5hRWM/s640/0x0-ilk-beyin-ameliyatinin-yapildigi-asikli-hoyuk-tarihe-isik-tutuyor-1507383099513.jpg" width="554" /></a></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiQFXuSSE6rlXYTL1C3Dp3OU1pHRJo6UATj1G6-eStcBY5XEaZu9YWCZexiP7QBQt14ql7i9GaNlC95hwvafDubhMmcLlrcbIdOoMSak8UUGcAFvEk1e74M2WltXG4n1UehsF2xGJsXgM/s1600/5b696b88ae78491a0446fc63.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="253" data-original-width="450" height="358" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiQFXuSSE6rlXYTL1C3Dp3OU1pHRJo6UATj1G6-eStcBY5XEaZu9YWCZexiP7QBQt14ql7i9GaNlC95hwvafDubhMmcLlrcbIdOoMSak8UUGcAFvEk1e74M2WltXG4n1UehsF2xGJsXgM/s640/5b696b88ae78491a0446fc63.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-size: small;">Trepan</span></td></tr>
</tbody></table>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<br />
Günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce Aksaray'da "Aşıklı Höyük" köyünde, 20-25 yaşlarında bir kadının kafatasında tıp dünyası açısından oldukça önemli ve ilk olan "trepanasyon" adı verilen beyin ameliyatı izlerine rastlanmıştır. Operasyonun hasta ölmeden yapılmasına delil olarak; delik etrafındaki gözenekler ve delik kenarlarının kalınlaşması gösterilmektedir.<br />
<br />
Aşıklı Höyükte bulunan 12 bin yıllık kafatası üzerinde yapılan operasyonda ilginç bir yön daha vardır. Ameliyat "obsidyen" ile yapılmıştır. Obsidyen taşı hijyenik açıdan sağlıklı ve volkanik özellikli olduğu için; diğer taşlardan daha sağlam ve keskin olduğu için tercih edildiği düşünülmektedir.<br />
<br />
<br />
Bilimin sunduğu kanıtlara göre yarı maymun-yarı insan, dik duramayan, garip hırıltılar çıkaran, vahşi, ilkel mağara adamları tarihin hiçbir döneminde var olmamışlardır. Karanlık bir mağarada postlara bürünerek oturan, konuşma yeteneği olmayan yarı insan- yarı maymun canlılar sadece bir hayal ürünüdür. Tarihte de günümüz toplumları gibi belli alanlarda çok gelişmiş ve belli alanlarda gelişmemiş medeniyetler olmuştur. Örneğin günümüzde teknolojide, bilimde gelişmemiş toplumları göstererek bu toplumlar gelişmemiştir; evrim sürecini tamamlayamamıştır demek bilim dışı konuşmak olurdu.<br />
<br />
Bilim, evrim iddiasını tamamen yıkmaktadır. Canlı türleri hiçbir zaman birbirlerine dönüşüp evrimleşmemişlerdir. Aynı şekilde insanda maymun benzeri canlılardan evrimleşmemiştir. İnsan var olduğu günden itibaren yüksek bir kültüre sahiptir. Tarihin evrimi hiçbir zaman var olmamıştır.<br />
<br />
<br />Mervehttp://www.blogger.com/profile/17073590252207108799noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3038800299216251768.post-29146543566756712532019-11-19T10:29:00.000-08:002019-11-19T10:45:09.925-08:00Kapitalizm ve Darwinizm<div dir="ltr" style="line-height: 1.38; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt;">
<div dir="ltr" style="line-height: 1.38; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt;">
<div dir="ltr" style="line-height: 1.38; margin-bottom: 0pt; margin-top: 0pt;">
</div>
<div class="MsoNormal" style="line-height: normal; margin-bottom: .0001pt; margin-bottom: 0cm;">
<br />
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Kapitalizme göre; toplumda iki sınıf bulunmaktadır: yönetenler ve
yönetilenler. Üretim araçlarının birçoğu, yöneten sınıfın elindedir ve
işletilmesi de yine yöneticilere aittir. Yönetici sınıf, oyunu belirlenen kurallara
göre değil, kendi çıkarlarına göre oynar. Zaten tüm kuralları da kendi çıkarına
göre belirler. Kapitalizmin temel kuralı da budur: en yüksek çıkarı elde etmek.<o:p></o:p></span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Sermayenin egemenliğini öngören, toplumun bu kriterler içinde
kıyasıya bir rekabet içinde olduğu ekonomik bir sistem olan kapitalizm de
bireycilik önemlidir, çünkü insanlar kendilerini bir toplumun parçası olarak
değil, kendi başlarına ayakta duran ve kendi hayatlarını kazanmaları gereken
"bireyler" olarak görürler. <b>"Kapitalist toplum" ise,
bireylerin son derece çetin ve acımasız koşullarda birbirleriyle rekabet
ettikleri bir arenadır.</b> Bu, aynı Darwin'in tarifini yaptığı, sadece güçlü
olanların yaşayabildikleri, güçsüz ve zayıfların ise ezilerek yok oldukları,
acımasız bir rekabetin hüküm sürdüğü bir arenadır.<o:p></o:p></span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Darwinist-kapitalist zihniyetin en önde gelenlerinden
Tille'ye göre, <b><u>fakirliği önlemeye kalkıp yenik düşmüş sınıflara
yardım etmek, sözde evrimi sağlayan doğal seleksiyon yasasına set çekmek
anlamına geldiği için büyük bir yanlıştır.</u></b> (Alaeddin Şenel, Irk ve Irkçılık
Düşüncesi,<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ankara: Belem ve Sanat
Yayınları, 1993, s. 61)<o:p></o:p></span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEge6_Ck0EVcPlqlUootpAldBzZMGYv6uTu0M8bCC3A8P7QJuwB2ttF4b5-yIT4pjacO7T2zt4LLbR83KU34NN7LCh-LZoKIKYUkBbVDgCkkcp4rneepGp70Ehv-I-UY0eN5H5rAVivGNFo/s1600/Herbert_Spencer.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1541" data-original-width="1000" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEge6_Ck0EVcPlqlUootpAldBzZMGYv6uTu0M8bCC3A8P7QJuwB2ttF4b5-yIT4pjacO7T2zt4LLbR83KU34NN7LCh-LZoKIKYUkBbVDgCkkcp4rneepGp70Ehv-I-UY0eN5H5rAVivGNFo/s400/Herbert_Spencer.jpg" width="258" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-size: xx-small;">Herbert Spencer</span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Darwin'in prensiplerini sosyal yaşama tanıtan ve Sosyal
Darwinizm'in başlıca teorisyeni olan Herbert Spencer'a göre ise, <b><u>eğer bir insan
fakirse bu onun hatasıdır; hiç kimse bu insana yükselmesi için yardım
etmemelidir. Eğer bir insan zenginse, bunu ahlaksızlıkla elde etmiş olsa bile
bu, onun becerisidir. Bu nedenle, fakir biri ortadan silinirken zengin biri
yaşamaya devam eder. </u></b>İşte bu görüş, günümüzde toplumların hemen hemen tamamına
hakim olan görüştür ve Darwinist-kapitalist ahlakın bir özeti niteliğindedir.<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Spencer, 1850 yılında Social Statistics
(Sosyal İstatistikler) adlı çalışmasını tamamlamış, devletin sağladığı her
türlü yardım sistemine, sağlık koruma tedbirlerine, devlet okullarına, zorunlu
aşı uygulamalarına karşı çıkmıştır. Çünkü Sosyal Darwinizm'e göre sosyal düzen,
güçlünün hayatta kalması prensibiyle oluşmuştur. Zayıf olanın desteklenerek
yaşatılması bu prensibe aykırıdır. Zenginler daha uygun oldukları için
zengindir; bazı uluslar diğerlerini yönetir, çünkü onlardan daha üstündür; bazı
ırklar diğerlerini boyunduruk altına almıştır, çünkü onlardan daha akıllıdır.
Spencer, bu tezinin insan toplumlarına da uygulanmasını şiddetle savunmuştur:
"<b><u>Eğer yaşamak için yeterli derecede tamamsalar, yaşarlar ve yaşamaları da
iyidir. Eğer yaşamak için yeterli derecede tamam değillerse, ölürler ve
ölmeleri de en iyisidir.</u></b>" sözleriyle Sosyal Darwinizm'in insanlığa
bakışını özetlemiştir. (Herbert Spencer, Social Status, 1850, s.414-415)<o:p></o:p></span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOYmnxuqv-kH-LEpmXHiUbzTQrP7zM8E3N5aEF0VN5jp_OdTj7OLWD2Sg8JJv8jvDtQPA9j5FFnRKd6WmThcpjPBebwcCKFzsGP2JfwOw07QhWb_Mdt0cp_YatRauWpjFOoQwFIU-1OHA/s1600/Photo_of_William_Graham_Sumner.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1103" data-original-width="759" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOYmnxuqv-kH-LEpmXHiUbzTQrP7zM8E3N5aEF0VN5jp_OdTj7OLWD2Sg8JJv8jvDtQPA9j5FFnRKd6WmThcpjPBebwcCKFzsGP2JfwOw07QhWb_Mdt0cp_YatRauWpjFOoQwFIU-1OHA/s400/Photo_of_William_Graham_Sumner.jpg" width="275" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-size: xx-small;">William G. Summer</span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Yale Üniversitesi'nde politika ve sosyal bilimler profesörü olan William
Graham Sumner ise, Sosyal Darwinizm'in Amerika'daki sözcüsüydü. Bir yazısında
insan toplumları hakkındaki düşüncelerini şu sözleri ile özetliyordu:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><b><u>Herhangi birini yükseltmek istiyorsak kaldıraca ve bir reaksiyon
noktasına ihtiyacımız var. Toplumda bir insanı yukarı kaldırmak demek,
başkasının üzerine basmak demektir.</u></b> ( The Challenge of Facts and Other Essays,
as quoted in Mason Drukman, Community and Purpose in America: An Analysis of
American Political Theory, New York: McGraw-Hill, 1971, s. 202.] )<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Sosyal Darwinistler, Darwin'in
evrim teorisini kapitalist toplumların "bilimsel" yorumu olarak
kullandılar. <b>Doğal olarak k</b></span><b>endi çıkarlarımızı kazanırken ezdiğimiz toplumlara karşı neden sorumluluk duyalım ki zaten bilim bunu gerektiriyor mantığına girdiler!</b> Bunun sonucu olarak insanlar arasında, dinin getirdiği yardımlaşma,
hayırseverlik, dayanışma gibi kavramlar geçerliliğini yitirmeye başladı, bu
erdemler yerine bencillik, kurnazlık, fırsatçılık ön plana çıkartıldı.<br />
<br />
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqnCAw4DOzPLpPX2g11zEb2Nby_G3ttbQpWfyskQQjSativ98LDil5v_HCGMYb6ywh7nLxApGMJjvj1H5zrji4LqqJQxX-Ygt1O9irKGShXwu_jBDDb2JX0psJh7lM8yBpEaHk8T5LSjY/s1600/Edward_Alsworth_Ross.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1272" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhqnCAw4DOzPLpPX2g11zEb2Nby_G3ttbQpWfyskQQjSativ98LDil5v_HCGMYb6ywh7nLxApGMJjvj1H5zrji4LqqJQxX-Ygt1O9irKGShXwu_jBDDb2JX0psJh7lM8yBpEaHk8T5LSjY/s400/Edward_Alsworth_Ross.jpg" width="317" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="background-color: white; color: rgba(0 , 0 , 0 , 0.87); font-family: "arial" , , sans-serif; text-align: left;"><span style="font-size: xx-small;">Edward Alsworth Ross</span></span></td></tr>
</tbody></table>
Sosyal
Darwinizm'in en önemli kuramcılarından biri olan Amerikalı Profesör E. A.
Ross'a göre, "<b><u>Hıristiyanlığın ortaya attığı toplumsal yardımlaşma ve
hayırseverlik kültü, gerizekalıların ve aptalların üremelerine ve çoğalmalarına
yarayan koruyucu bir kalkanın gelişmesine neden olmuştur</u></b>."<br />
<br />
Yine Ross'a
göre, Devlet, sakatları, örneğin sağır dilsizleri koruma altına almakta, sonra
da bunlar üreyerek sakat bir ırk oluşturmaktadır. Tüm bunlara doğal evrimsel
gelişmeyi engelledikleri için karşı çıkan Ross'a göre, <b><u>dünyayı cennet
yapmanın yegane yolu, tüm aptalları, beceriksizleri ve sakatları kendi
hallerine bırakarak, doğal seleksiyon süreci içinde ayıklanmalarını
beklemektir</u></b>. (Thomas F. Gossett, Race: The History of an Idea in America,
Dallas: Southern Methodist University Press, 1963, s. 170)</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<br />
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: right; margin-left: 1em; text-align: right;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyR1pdbqhE052fDnZ5w24RmU49Blfxbtu6dE3YF6m-rYO1F2JFP-ccH4L4ReEn5tld3YmcOnw1sedQqIP8zxFjifKTVicG6HvLGkDAqIlGpFsm3lUqhx6-QpiLJ3qlc6ENWw5lpci3aA8/s1600/andrew-carnegie-9238756-1-402.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1200" height="400" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyR1pdbqhE052fDnZ5w24RmU49Blfxbtu6dE3YF6m-rYO1F2JFP-ccH4L4ReEn5tld3YmcOnw1sedQqIP8zxFjifKTVicG6HvLGkDAqIlGpFsm3lUqhx6-QpiLJ3qlc6ENWw5lpci3aA8/s400/andrew-carnegie-9238756-1-402.jpg" width="400" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-size: xx-small;">Andrew Carneige</span></td></tr>
</tbody></table>
Amerika'nın diğer büyük sermaye sahiplerinden <b>Andrew Carnegie,
otobiyografisinde evrime olan inancını "evrim gerçeğini buldum"
sözleriyle ifade eder</b>. (Andrew Carneige, Autobiography, Boston 1920, s. 327,
bkn. Hofstadter Social Darwinism, s.45)<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span><br />
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Carneige başka bir yerde ise şöyle yazar:<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><b><u>Rekabet kuralı burada; bazen ondan sakınırız; onun yerini tutacak
bir şey bulunamadı; ve bu kural bazen birey için zor olabilse de, soy için en
iyisidir, çünkü her departmanda en uygun olanın yaşamasını garantilemektedir.</u></b>
(Andrew Carneige, Wealth, North American Review 148, 1889, s. 655-657)<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Evrimci bilim adamı, Kenneth J. Hsu, "Darwin's Three
Mistakes" (Darwin'in Üç Hatası) isimli makalesinde, Amerika'nın önde gelen
kapitalistlerinin Darwinist düşüncelerini şöyle açıklar:<o:p></o:p></span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><b><u>Darwinizm aynı zamanda rekabetçi bireyciliğin ve bunun doğal bir
sonucu olarak İngiltere ve Amerika'daki laissez-faire kapitalizminin (salt
rekabete dayalı kapitalizmin) savunmasında kulllanılmıştı.</u></b></span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Andrew Carnegie
"<b><u>İyi olsun ya da olmasın rekabet kanunu buradadır ve ondan kaçamayız</u></b>"
diye yazmıştı.</span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Rockefeller "<b style="text-decoration-line: underline;">Büyük bir işin büyümesi, tamamen en güçlü
olanın hayatta kalmasıdır ve doğanın bir kanununun işlemesidir</b>" iddiasında
bulunarak bir adım daha ileri gitmişti. (Kenneth J. Hsu, Darwin's Three
Mistakes, Geology, vol.14, June 1986, ss.532-534)<o:p></o:p></span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRlq01a6T0k7prhXKQhiagouQowWdREIMbsdHiRlpgXrrv4d6pMZ5der0HtCYnrXmHr5qOq0CKV5pxqS8LupR0YmC1MDA7LirOxJ_xgxt0HTCU5wEjpZJ0v1pRlnFv5rlkpS4mD2wDRA4/s1600/pixiz-19-11-2019-18-32-51.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="600" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRlq01a6T0k7prhXKQhiagouQowWdREIMbsdHiRlpgXrrv4d6pMZ5der0HtCYnrXmHr5qOq0CKV5pxqS8LupR0YmC1MDA7LirOxJ_xgxt0HTCU5wEjpZJ0v1pRlnFv5rlkpS4mD2wDRA4/s640/pixiz-19-11-2019-18-32-51.jpg" width="640" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-size: small;"><b>Darwinist bir toplumda sürekli rekabet ve kendi çıkarlarını düşünme anlayışı varken din ahlakının getirdiği ihtiyaç içinde olana yardım etme erdemini göremiyoruz. </b></span></td></tr>
</tbody></table>
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">ABD'de Rockfeller ve Carneige gibi, büyük kapitalist hanedanlar
tarafından kurulan Rockfeller Kuruluşu ve Carneige Enstitüsü gibi vakıfların
evrim araştırmalarına çok önemli finansal destek vermeleri ise son derece ilgi
çekicidir.<o:p></o:p></span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Günümüz toplumlarının neredeyse tamamına yakınında bu kapitalist
ahlak hakimdir. Bu nedenle fakirlere, düşkünlere, sakatlara sadaka verilmez ve
bu insanlar korunup kollanmazlar. En ağır ve ölümcül hastalığa yakalansalar
dahi onları koruyacak, tedavi ettirecek bir kuruluş veya insani bir yardım
bulunmaz. Fakir olan insan bu hastalığı ile ölüme terk edilir. Küçük çocukların
acımasızca çalıştırılmaları, birçok ülkede sosyal haklardan mahrum
bırakılmaları gibi adaletsiz ve insaniyetsiz uygulamalara yoğun olarak
rastlanır.<o:p></o:p></span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjb8xUDiWYBQOhlNZsWIQ2YGMSSXRujRWhwkJKIMSgVItv1lHLPECJ0Qipiq2TNyCI3YZuWQFh-VSuSkQBniy5oP6sUPUWdVkzb1TtAS8qmWvYeWfxXENq_ibcC8amBrR7HqX6axoRamTM/s1600/2019-11-19_20-43-22.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="620" data-original-width="647" height="612" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjb8xUDiWYBQOhlNZsWIQ2YGMSSXRujRWhwkJKIMSgVItv1lHLPECJ0Qipiq2TNyCI3YZuWQFh-VSuSkQBniy5oP6sUPUWdVkzb1TtAS8qmWvYeWfxXENq_ibcC8amBrR7HqX6axoRamTM/s640/2019-11-19_20-43-22.png" width="640" /></a></div>
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
Bugün Etiyopya gibi ülkelerin kuraklığa ve açlığa yenik
düşmelerinin nedeni de bu kapitalist ahlakın hakimiyetidir. Birçok ülke
yardımları ve destekleri ile bu aç insanları kurtarabilecekken, bu insanları
açlık ve sefalete terk etmişlerdir.</div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_rqQ-pKNoOADZcY13GE0_aa2Bp_1DKgGVkoWJ3lt0K1IFbgMFy5c68JoWTfeXBvbrg4yt4b2Ix1iQsBFdDaitY1kElqKLOFor6anF7ajOPrYEJjhNPA72m1eeg5Ds3Nc5eTM760IlODw/s1600/2019-11-19_20-48-30.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="600" data-original-width="729" height="526" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_rqQ-pKNoOADZcY13GE0_aa2Bp_1DKgGVkoWJ3lt0K1IFbgMFy5c68JoWTfeXBvbrg4yt4b2Ix1iQsBFdDaitY1kElqKLOFor6anF7ajOPrYEJjhNPA72m1eeg5Ds3Nc5eTM760IlODw/s640/2019-11-19_20-48-30.png" width="640" /></a></div>
<br />
<br />
Kapitalist toplumun bir başka özelliği de, kendi içinde de
eşitsizlikleri barındırmasıdır. Bu tarz toplumlarda zenginlerle fakirler
arasındaki fark giderek açılır, fakirler fakirleştikçe, zenginlerin
zenginlikleri artar. Amerika gibi dünyanın en gelişmiş ülkesinde dahi
milyonlarca evsiz insanın olması ve bu insanların insanlık dışı koşullarda
yaşamaya terk edilmeleri kapitalist ahlakın bir sonucudur. Amerikan toplumunun
bu insanların hepsini korumaya, iş imkanları sağlamaya elbette ki gücü yeter.
Ancak anlayış, fakiri kalkındırmak değil de, fakiri ezerek yükselmek olduğu
için bu insanlara hiçbir çözüm sunulmamaktadır. <b><span style="background-color: yellow;">İşte bu, Sosyal
Darwinistler'in, "yükselmek için üzerine basacak bir kaldıraça ihtiyaç
olduğu" yönündeki iddialarının uygulamasının sonucudur.</span></b><br />
<b><span style="background-color: yellow;"><br /></span></b>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoVTzfjM7grEK2KbIbAlauA0qxWpCLDZMxJ2jK9mtABhkCtckG13-mjtMnBn0xJQI08HUFbP_meB8Y9LpqGFAyKAj96Rzc1yF9UuxWXv19EIgnYL_6L04WoMA1mVk5xDHcbyylmN6ceQ0/s1600/2019-11-14_23-50-30.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="311" data-original-width="624" height="318" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoVTzfjM7grEK2KbIbAlauA0qxWpCLDZMxJ2jK9mtABhkCtckG13-mjtMnBn0xJQI08HUFbP_meB8Y9LpqGFAyKAj96Rzc1yF9UuxWXv19EIgnYL_6L04WoMA1mVk5xDHcbyylmN6ceQ0/s640/2019-11-14_23-50-30.png" width="640" /></a></div>
<b><span style="background-color: yellow;"><br /></span></b>
<b><span style="background-color: yellow;"><br /></span></b>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgd_2GCQb1YBLsP9f1NZKdiqddeiP2EvdIn4wJo7zZrtNd0W3X7mHD0KnSn6E6U6gLRr6rJAWKcH5bxYemDLL8TzEjYISH16_DNd_6oqa268-6UkGYXIsAWPrrZKGphgJOIv10cXJHu3Fw/s1600/2019-11-14_23-57-10.png" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="270" data-original-width="903" height="190" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgd_2GCQb1YBLsP9f1NZKdiqddeiP2EvdIn4wJo7zZrtNd0W3X7mHD0KnSn6E6U6gLRr6rJAWKcH5bxYemDLL8TzEjYISH16_DNd_6oqa268-6UkGYXIsAWPrrZKGphgJOIv10cXJHu3Fw/s640/2019-11-14_23-57-10.png" width="640" /></a></div>
<b><span style="background-color: yellow;"><br /></span></b>
<b><span style="background-color: yellow;"><br /></span></b>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQmt6zS-tPS_KGaJP_DF39kq5yVuaSOQ8YTyiBDl4lpi60k4dWGiEo-IefW4xKeLjCQihuZrGd1duq1eW5_aANWWnlMV9T81qNLUMEdY7PpOIX5W4Rat49twJ8xa-fUB-gC6b5cmtBcVo/s1600/milyarderler.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="442" data-original-width="415" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQmt6zS-tPS_KGaJP_DF39kq5yVuaSOQ8YTyiBDl4lpi60k4dWGiEo-IefW4xKeLjCQihuZrGd1duq1eW5_aANWWnlMV9T81qNLUMEdY7PpOIX5W4Rat49twJ8xa-fUB-gC6b5cmtBcVo/s640/milyarderler.jpg" width="600" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<b><span style="background-color: yellow;"><br /></span></b></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Burada önemli bir noktaya dikkat çekmek gerekir: Zayıfların ve
fakirlerin ezildiği, sadece maddiyata önem verildiği, egoistliğin, çıkarcılığın
ve sahtekarlığın güçlü ve zengin olmanın tek yolu olarak görüldüğü toplumlar,
tarih boyunca hep var olmuşlardır; geçmişte de yalnızca maddeye değer veren ve
güzel ahlak özelliklerinden tamamen uzaklaşmış insanlar yaşamıştır. Ancak 19.
yüzyılın ikinci yarısından itibaren, bu anlayıştaki insanlar öncekilerden daha
farklı bir sürece girmiştir. Son 150 yıldır bu acımasız yapıya sahip insanlar
ve toplumlar, artık diğerleri gibi kınanıp yerilmemeye başlamışlardır. Çünkü
yaptıkları haksızlıklara, adaletsizliklere, duyarsızlıklara, acımasızlıklara
sahte bir bilimsel maske takmışlardır. Bu davranışları artık, doğanın bir kanunu
olarak kabul edilmeye başlamıştır. İşte bu noktada Darwinizm, ahlaksızlıklara
ve acımasızlıklara bir anda meşruiyet sağlayan batıl bir din haline gelmiştir.<o:p></o:p></span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Robert E. D. Clark, bu durumu şöyle açıklar:<o:p></o:p></span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><b><u>Kısaca evrim kötü şeyler yapanlara kendi vicdanıyla bir soluk
verdi. Rakiplere karşı yapılması gereken zalimlikler artık savunulabiliyordu;
şeytan iyi olarak adlandırılabilirdi.</u></b> (Bolton Davidheiser, W E Lemmerts (ed)
Scientific Studies in Special Creationism, 1971 s. 338-339. )<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Darwinist zihniyetin aksine Kuran ahlakı yardımlaşmayı emreder. Zengin olanın malında yoksul olanında payı vardır. Çünkü Allah, imtihan ortamı olan dünyayı kimin güzel davranışta bulunacağını görmek için yaratmıştır. Zenginlik ve yoksullukta bir imtihandır. Kuran'da şöyle bildiriliyor:</div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><b>Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip
de) yoksul olan için de bir hak vardı. (Zariyat Suresi, 19)</b><o:p></o:p></span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><b>Sizden, faziletli ve varlıklı olanlar, yakınlara, yoksullara ve
Allah yolunda hicret edenlere vermekte eksiltme yapmasınlar, affetsinler ve
hoşgörsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, bağışlayandır,
esirgeyendir. (Nur Suresi, 22)</b><o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Son 150 yıldır bilim kisvesi altına bürünerek dünyaya acı, zulüm, yoksulluk getiren sistemlerin- ideolojilerin arkasında dinsizlik ve dinsizliği körükleyen Darwinizm vardır. Dinsizliğin getirdiği acımasız ortamda kendi çıkarlarını koruyabileceklerini zannedenler, Darwinizm'i bir kurtarıcı olarak görmüş; güçlülerin yaşayarak zayıfların yok olması tezini de hayat felsefeleri olarak benimsemişlerdir.</span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Tuzak kurduklarını zanneden sosyalist Darwinistler, aslında kendilerine büyük bir tuzak kurmuşlardır. Bu insanlar istedikleri kadar hayat mücadelesi içine girsinler, kendilerinin, tüm dünyanın, istedikleri her şeyin, bağlandıkları önderlerin ve ideolojilerin tek sahibi tek hakimi tek Efendisi Yüce Allah'tır. Onlar her ne kadar kendilerini zayıfların elendiği güçlülerin ise kazandığı bir mücadele arenasında zannetseler de, aslında her insan, Allah'ın kendisi için yarattığı imtihanı yaşar. Kendi kazandığını zannettiği zenginlik, güç ve iktidar ise, Allah'ın insanı denemek için ona verdikleridir. Allah, insanları dünyada verdiği imkanlarla denediğini Kuran'da şöyle bildirir:</span><br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"><br /></span>
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;"></span><br />
<b>Şüphesiz Biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye. (Kehf Suresi, 7)</b><br />
<b><br /></b>
<b style="background-color: yellow;">Sahip olduklarını yaşam mücadelesinin sonucu olarak kazandığını zannedenler</b>, ahirette gerçeklerle yüz yüze geldiklerinde nasıl boş bir düşüncenin peşinden gittiklerini görerek, büyük bir pişmanlık ve telafisi olmayan, yüreklerini parçalayan bir sıkıntı duyacaklardır:<br />
<b><br /></b>
<b>Cennet halkı, ateş halkına (şöyle) seslenecekler: "Bize Rabbimiz'in vadettiğini gerçek buldunuz mu?" Onlar da: "Evet" derler. Bundan sonra içlerinden seslenen biri (şöyle) seslenecektir: "Allah'ın laneti zalimlerin üzerine olsun." "Ki onlar Allah'ın yolundan alıkoyanlar, onda çarpıklık arayanlar ve ahireti tanımayanlardır." (Araf Suresi, 44-45)</b><br />
<b><br /></b>
<b>"Burcun üstündeki adamlar, kendilerini yüzlerinden tanıdıkları (ileri gelen birtakım) adamlara seslenerek derler ki: "Ne (güç ve servet) toplamış olmanız, ne büyüklük taslamanız (istikbarınız) size bir yarar sağlamadı." </b><b>(Araf Suresi, 48)</b><br />
<br />
<span style="mso-bidi-font-family: Calibri; mso-bidi-theme-font: minor-latin;">Darwinist-kapitalist düşüncenin etkisine girmemiş, dünyada bulunuş
amaçlarını ve Allah'ın varlığını unutmamış olan insanlar ise, diğer insanları
da Allah'ın yarattığı varlıklar olarak görürler. Allah'ın kendilerine emrettiği
gibi diğer insanlara daima güzellikle davranır; şefkat, merhamet duyar, hoşgörü
gösterir, onların üzerindeki zorlukları, sıkıntıları gidermek için ellerinden
gelenin en fazlasını yaparlar. İnsanlara daima sözün en güzelini söyler, aç
olanı doyurur, yetime bakar, hastaya, sakata yardım eder, onları koruyup
kollarlar. İşte böyle insanlar Kuran'da bildirilen takva sahipleridir ve Allah
Katında en üstün olanlar onlardır; zenginliklerine, ırklarına, renklerine,
sınıflarına, ideolojilerine, felsefelerine bakılmaksızın…<o:p></o:p></span></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<br /></div>
</div>
</div>
Mervehttp://www.blogger.com/profile/17073590252207108799noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3038800299216251768.post-38292333085082612632019-10-04T08:20:00.002-07:002019-10-04T08:27:17.293-07:00Romantizm Doğru Zannedilen Yanlışlardan Birisidir<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span style="background-color: white; color: #121419; text-align: justify;"></span><br /></span>
</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #121419; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="background-color: white; font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">İnsanların çoğunluğu "sevgi" adı konan her duygunun her zaman için doğru, temiz, hatta kutsal olduğunu zanneder ve bunu makul görürler. </span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #121419; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="background-color: white; font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #121419; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="background-color: white; font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Romantizm cahiliye toplumları içinde şefkatli, iyi insanlara has, güzel bir özellik gibi gösterilir. Oysa bir insanın karşılaştığı olaylara duygusal bir yaklaşım göstermesi, her yönden son derece tehlikelidir. Çünkü romantizm, insanlar için en önemli ve hayati özelliklerden biri olan "aklı" tamamen devre dışı bırakır. İnsanları din ahlakından uzaklaştıran, gerçek Rabbimiz olan Allah'a kulluk etmekten alıkoyan, dahası onların başına sayısız acılar ve belalar getiren sinsi bir tehlike vardır. </span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="color: #121419; font-family: "verdana" , sans-serif;"><span style="background-color: white; font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><span style="color: #121419;"><span style="background-color: white;">Bu tehlikenin en önemli yönü ise, insanların ezici bir bölümünün bunu bir tehlike olarak görmemesidir. Bunun, Kuran ahlakına tamamen aykırı ve zıt bir ruh hali olduğunu da yine çok az insan fark eder. Hatta insanların çoğu, bu ruh halini bir tehlike ve hata olarak değil, takdir edilmesi ve yaşanması gereken bir meziyet olarak görürler. </span></span><span style="background-color: white; color: #121419;">Bu tehlike, insanları akıllarına göre değil de hislerine, yani; tutkularına, öfkelerine, zaaflarına ve inatlarına göre yaşamaya yönelten duygusallıktır. </span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #121419;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #121419;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Duygusallık, gerçekte, şeytan tarafından insanlığı Allah'ın yolundan alıkoymak için kullanılan silahlardan biridir. Çünkü duygusallığın pençesine düşmüş her insan, aklını kullanamaz hale gelir. Aklını kullanmadığında ise, ne kendisini yaratmış olan Allah'ı fark edebilir, ne O'nun delilleri ve hikmetleri üzerinde düşünebilir, ne de Kuran ahlakının inceliklerini kavrayıp yaşayabilir. Çünkü din ahlakının yaşanması akılla mümkündür ve Allah Kuran'ı,"<b>ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar</b> diye" indirmiştir. (Sad Suresi, 29) </span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #121419;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white; color: #121419;"><span style="font-family: "georgia" , "times new roman" , serif;">Duygusallık hastalığı tedavi edilmeden bir insanın dini gerçek anlamda kavraması ve yaşaması mümkün değildir. Dahası, duygusallık hastalığı tedavi edilmeden, dünyadaki sayısız çatışmanın, insanların kendi kendilerine yaptıkları zulmün, sebepsiz acı, hüzün ve saldırganlığın da ortadan kalkması mümkün değildir.</span></span></div>
Mervehttp://www.blogger.com/profile/17073590252207108799noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3038800299216251768.post-55076329911197608712019-05-20T07:51:00.000-07:002019-11-19T14:27:24.453-08:00Kadınları Bağnazlık Eziyor, İslam Değil!Allah Hz. Meryem'i bir bitki gibi yetiştirdiğini söylüyor Kuran'da, kadınları bir çiçeğe benzetiyor. Kadını bir çiçeğe benzeten İslam'da tabi ki kadına zulüm, eziyet, şiddet olmaz. Kuran'da Hz. Meryem'den şöyle bahsediliyor:<br />
<br />
<i><b>Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. </b>Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi. (Ali İmran Suresi, 37)</i><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOrCNMwwuLLUfMV7qR4aDgBcMxtzSjDEozSgRQMTUPtjrxmoSz_pLGuGzYnk3fGfb4zlirt0sxy2Ntao-ZYO7kz3dY71qAciJxq2UL6Cjyyf2yPUNWgHz3RmH0d-qm2RiJ2jdvMD-fMT0/s1600/75569664_578410102927359_8518904487283261440_o.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1080" data-original-width="1080" height="640" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgOrCNMwwuLLUfMV7qR4aDgBcMxtzSjDEozSgRQMTUPtjrxmoSz_pLGuGzYnk3fGfb4zlirt0sxy2Ntao-ZYO7kz3dY71qAciJxq2UL6Cjyyf2yPUNWgHz3RmH0d-qm2RiJ2jdvMD-fMT0/s640/75569664_578410102927359_8518904487283261440_o.jpg" width="640" /></a></div>
<br />
<br />
Kadını ezen, kadından nefret eden, kadını haşa akılsız, günahkar, çoğunun ceheneme gideceğini iddia eden anlayış tabi ki İslam da değil, bağnaz anlayış da var. Sahih olmayan iftira hadislere bakalım:<br />
<br />
<i><b>Kadınlar olmasaydı Allah’a hakkıyla ibadet edilirdi.</b> (Suyuti, Buhari, İbn-i Adıyy, Ebu Hatim, İbn-i Cevzi, Muhammed Nasuriddin, İbn-i Hıbban hadisi mevzu kabul ederler.) (Silsiletul Ehadisuzzaif: 74, Tenzihuşşeria: 1/62, El-leali : 2/59)</i><br />
<i><br /></i>
<i><b>Kadınlar olmasaydı, erkekler cennete girerdi.</b> (İbn-i Arrak, Es- sakafi hadisi kabul etmezler. (Camiussağir: 2/113))</i><br />
<i><br /></i>
<i><b>Başlarına bir kadını geçiren bir kavim asla iflah olmaz.</b> (İbni Hanbel Müsned 5/43,50; Tirmizi Fiten:75 Nesai Kudat:8; Buhari Fiten:18)</i><br />
<i><br /></i>
<i><b>Kadınlara itaat pişmanlıktır.</b> (Tezkiratul Mevzuat: 128, Kitabul Mevzuat: 2, 272)</i><br />
<i><br /></i>
<i><b>Kadınlarla istişare edin, onlara danışın ve onların söylediklerinin zıttını yapın.</b> (El- Makasıdul Hasene: 248, Tezkiretul mevzuat:128, Tenzihuş Şeria: 2-204, Silsiletul Ehadis: 432)</i><br />
<i><br /></i>
<i><b>Kadınlara danışmayın, onlara muhalefet edin. Kadınlara muhalefet edin, zira kadınlara muhalefet berekettir.</b> (Kadınlara Dîni Bilgiler 44,45 Suyuti, Leali II, 147; İbn Arrak, Tenzihü’ş Şeria II, 210)</i><br />
<i><br /></i>
<i><b>Kim ki karısına itaat ederse Allah (cc) onu yüzüstü cehenneme atar.</b> (İbn Arrak II, 215)</i><br />
<i><b><br /></b></i>
<i><b>Dövme yapan ve yaptırana, yüzdeki tüyleri aldıran ve estetik için dişlerini seyrelttiren kadınlara Allah lanet etsin.</b> (Sahih-i Buhari)</i><br />
<i><br /></i>
<i><b>Takma saç takan, taktıran, kaşları incelten, kaşlarını incelttiren, dövme yapan ve dövme yaptıran lanetlenmiştir.</b> (Ebu Davut, Tereccul, 5)</i><br />
<br />
Şimdi de İslam dininin Kitabı'na Kuran ayetlerine bakalım:<br />
<br />
Kuran'da Sebe Melikesi örnek verilir. Sebe Melikesi karar makamında olan bir devlet yöneticisidir. Kuran kadınların fikirlerine değer verilmesi hatta kadınların karar makamında olabileceği mesajını verir.<br />
<br />
<i><b>“Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona her şeyden (bolca) verilmiştir ve büyük bir tahtı var.”</b> (Neml Suresi, 23)</i><br />
<br />
Hz. Süleyman (as), Sebe Melikesi’ni İslam’a davet etmek için mektup gönderir. Sebe Melikesi ise kendi kavminin önde gelenlerine danışır; önde gelenler ona şu cevabı verirler:<br />
<br />
<i>Dediler ki: “Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savaşçılarız. <b>İş konusunda karar senindir, artık sen bak, neyi emredersen (biz uygularız).</b> (Neml Suresi, 33)</i><br />
<br />
Yine hiçbir insan ahirette Allah’a “Ben kadınlar yüzünden hakkıyla ibadet edemedim” mazeretini sunamayacaktır. Ayette bu gerçek belirtilmiştir: <i><b>“...insan, kendi nefsine karşı bir basirettir, kendi mazeretlerini ortaya atsa bile.” </b>(Kıyamet Suresi, 14-15)</i> Yani insan ne kadar mazeret uydurursa uydursun doğru olanın ne olduğunu gayet iyi bilir. Yaptığı yanlışlar için bir başkasını suçlayamaz. Allah ahirette hiç kimseyi haksızlığa uğratmadan yaptıklarının karşılığını verecektir.<b> </b><i><b>“...her bir nefse -haksızlığa uğratılmaksızın- kazandığı tam olarak ödendiğinde nasıl olacak?...”</b> (Al-i İmran Suresi, 25)</i><br />
<i><br /></i>
Müslüman bir kadın modern, bakımlı, neşeli, kültürlü, Kuran ahlakını yaşayan, her anında Allah'ı anan biridir. Tabi ki Müslüman bir erkekte böyledir. Müslüman bir kadının temiz, bakımlı, modern, güzel olmasını istemeyen hatta bakımlı olan kadını kafasına göre Kuran'a-İslam'a uygun olmayan bir şekilde lanetleyen; kadının yüzündeki tüylerini temizlememiş bir şekilde toplum içinde gezmesini isteyen anlayış bağnaz anlayıştır. Bu anlayışı savunan kişiler bile bu hayatı yaşamak istemezken Müslüman olmayan birinin İslam'a karşı düşüncelerini düşünün. Kuran'a uymayan bir anlayış olan bağnazlık yüzünden İslamofobi ortaya çıkıyor. Ultra modern, bakımlı, temiz, modern bir mümin kadın görüntüsü İslamofobinin de önüne geçer, zaten gerçek İslam yani Kuran ahlakı yaşansa İslamofobi denen bir şey de olmaz. Kuran'da müminlerin bakımlı, giyiminin temiz ve güzel olmasından bahsedilir:<br />
<br />
<i><b>Ey Ademoğulları, Biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size ‘süs kazandıracak bir giyim’ indirdik (varettik)..</b>. (Araf Suresi, 26)</i><br />
<i><br /></i>
<i><b>Ey Ademoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının...</b> (Araf Suresi, 31)</i><br />
<br />
Yine Kuran'da cennetteki kadınların şıklığından bahsedilir:<br />
<br />
<i><b>Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz).</b> (Saffat Suresi, 49)</i><br />
<i><br /></i>
<i><b>... orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler...</b> (Kehf Suresi, 31)</i><br />
<i><br /></i>
<i><b>...orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler; oradaki elbiseleri ipek(ten)tir.</b> (Hac Suresi, 23)</i><br />
<i><br /></i>
<i><b>Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir...</b> (İnsan Suresi, 21)</i><br />
<br />
Allah; güzelliği, temizliği, şıklığı, süsü, güzel giyimi sevmekte ve kullarını böyle görmek istemektedir. Allah’ın güzel gördüğü şeyleri Peygamberimiz (sav)’in de çok güzel göreceği ve Müslüman kadınları bu yönde teşvik edip, tavsiyelerde bulunacağı tartışmasızdır.<br />
<br />
Allah Kuran'da müminlerin neleri yapamayacaklarını, nasıl bir ahlak yaşamaları gerektiğini bildirmiştir. Kadının kaşına, peruğuna ya da dövme yaptıran bir kişiye lanet ya da yasak koymak Kuran'da geçmez. Böyle bir yasaklama zaten Kuran’ın ruhuna aykırıdır. Güzel bir genç kızı yüzündeki fazla tüylerle dışarı çıkmaya zorlayan, onu insanların içinde mahcup eden, onu güzelleştirmek yerine çirkinleşmesi için uğraşan bağnazlar işte bu yüzden güzelliği bir türlü temsil edemezler. Oysa Allah inananların bakımı, güzelliği, şıklığı ve temizliğine ayetlerde özellikle dikkat çekip Müslümanları bu yönde teşvik etmektedir.<br />
<br />
Ayrıca Allah bakımı, şık giyimi, makyajı, süsü, takıları, dövmeyi vb bir nimet, güzellik olarak yaratmıştır. Bu dünyada ki güzellikler müminlerindir; ahirette ki güzellikler ise sadece müminlerindir.<br />
<br />
<i>De ki: 'Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?' <b>De ki: 'Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır.'</b> Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Araf Suresi, 32)</i><br />
<br />
Görüldüğü gibi kadından aşırı nefret eden anlayışın kaynağı yobazlıktır. Bağnazların dinindeki kadın ile Kuran’daki kadının vasfı tam anlamıyla zıttır. Allah yarattığı kuldan, bir nimet olan kadından nefret edin; dediğinin tersini yapın; kadın günahkardır; erkekleri günaha sokar demez. Kuran'da böyle bir durum yok.<br />
<br />
Başka bir açıdan bakarsak kadının fikirlerine değer vermeyen, kadını ikinci sınıf değersiz bir varlık olarak gören, kadının iffetini bakımsızlığıyla sağlamaya çalışan bir toplumda elbette gelişim-ilerleme olmayacak aynı zamanda diğer toplumlarda o topluma kıymet göstermeyeceklerdir. Sanatsal bir varlık olan, Allah'ın çiçeğe benzettiği narin, değerli olan varlıkları- kadınları- ezen bir toplumdan Allah nimetlerini alır.<br />
<br />
Fakat gerçek İslam'ın yaşandığı bir toplumda Kuran ahlakının getirdiği güzellik, bolluk, zenginlik, refah, huzur, mutluluk olur. Kuran ahlakından ayrı geleneksel bir anlayış yaşamak tabi ki gerçek İslam'ın getireceği sanatı, zenginliği, bilimde ilerlemeyi getirmez. Bu sebeple Kuran ayetlerinin her biri hayata geçirilmeli. Zenginler parasını sadece kendisinde tutup ihtiyacı olana vermemezlik yapmamalı; Süleyman (as)'ın sarayı gibi her yerde sanat olmalı; Müslüman araştırmalı, düşünmeli, güzel sözlü olmalı; Müslüman kardeşine karşı önyargılı, sevgisiz, nefret dolu olmamalı; Kuran'da da dendiği gibi "Senin dinin sana benim dinim bana" anlayışı olmalı ve inancından dolayı kimse kimseye dayatma, zor ve baskı yapmamalı.<br />
<br />
Umarım İslam'ın getireceği güzellikler ayetlerle her yerde anlatılır; kısa zaman içinde Kuran ahlakı her yerde yaşanır.Mervehttp://www.blogger.com/profile/17073590252207108799noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3038800299216251768.post-58884752619483833912019-05-01T13:53:00.000-07:002019-05-01T15:10:27.600-07:006-7 Eylül 1955 Provokasyonu // Müslümanın Ehli Kitaba Bakışı<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Osmanlı Devleti döneminde de Türkiye Cumhuriyeti döneminde de vatanımızda her zaman farklı dini kimliklerde insanlar yaşamıştır. Farklı kültürlerin, farklı dini kimliklerden ve farklı etnik kökenlerden olan insanların bir arada sevgiyle, güzellikle, muhabbetle yaşaması güzelliktir. Dağılmak, gruplara ayrılmak sevgisizliğin ve nefretin bir göstergesidir.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Ben her zaman Allah'tan yeryüzünün sevgi dolu bir ortam olmasını ve nefretin, kavganın, şiddetin, kötü sözün, fitnenin olmamasını istiyorum.</span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span style="text-align: justify;">Tarihte </span><b style="text-align: center;">6 EYLÜL 1955 </b><span style="text-align: center;">olaylarına baktığımızda ne yazık ki yalan bir haber sonucunda Türk tarihine kara bir leke olarak sürülmüş hiç hoş olmayan bir olayla karşılaşıyoruz. 6 Eylül 1955'te İstanbul Ekspres Gazetesi "Atamızın Evi Bomba ile Hasara Uğradı" manşetini atarak aslı olmayan provokatif bir haber yayınlıyor. Bu gazetenin normalde 20 binlik bir tirajı varken 6 Eylül günü ne hikmetse 290 bin adet basılıyor. <b>Bu haberden sonra kitleler ellerinde baltalarla, sopalarla sokaklara dökülüyor; gayrimüslimlerin evlerini, iş yerlerini talan ediyor; kiliselere ve sinagoglara zarar veriyor. Tecavüz ve darp olayları yaşanıyor. </b></span></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="text-align: center;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="text-align: center;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></span></div>
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9hiFZtr23XxqnFXDhZF1gdLgG3LMBQG8QfLx6DH-JvEicUHMEp92vg7DkAlKp8WAfGeBChT6o3XAx4uMgpQWI0h3olcotFVg-kLPVMo5P6zbp-fZCe17i-_g5TEaDjsYS580yOvpAI4E/s1600/490-327.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><img border="0" data-original-height="327" data-original-width="490" height="426" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj9hiFZtr23XxqnFXDhZF1gdLgG3LMBQG8QfLx6DH-JvEicUHMEp92vg7DkAlKp8WAfGeBChT6o3XAx4uMgpQWI0h3olcotFVg-kLPVMo5P6zbp-fZCe17i-_g5TEaDjsYS580yOvpAI4E/s640/490-327.jpg" width="640" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;"><b>6 Eylül 1955 yalan haberi</b></span></td></tr>
</tbody></table>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span style="text-align: center;"></span><br /><span style="text-align: center;"></span></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="text-align: center;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">İstanbul Ekspres Gazetesi'nin sahibi Mithat Perin yıllar sonra bu haber ile ilgili şunları söylüyor:</span></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><span style="text-align: center;"></span><br /><span style="text-align: center;"></span></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="background-color: white;"><span style="color: #444444; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><i><b>Gazete, Tan Matbaası'ndaydı. Ben Merkez Han'daydım. Gökşin (Sipahioğlu)
bana telefon açtı. Böyle böyle bir haber var dedi. "İkinci baskı yapalım" dedi.
"Yapmayalım" dedim. "Hava da kötü, elde kalıyor" dedim. "Peki" dedi. Biraz
sonra bayi telefon açtı. Gazetelerin parasını peşin vereceğim dedi. ... Fuat Büke.
Başbayi. Matbaaya girdiğimde 180 bin basılmış bile. Haberim yok. "Kağıt nereden buldunuz?" dedim. "Bulduk" dediler. Kağıdımız çok kısıtlıydı. Anormal
bir şey olduğunu anladım. Gittim rotatifte kağıdı kestim. "Ne yapıyorsun?" dediler. Kağıdı kestim ama kalıpları kesmek aklıma gelmedi. "Bundan sonra basmayın" dedim. "Peki" dediler. Ben oradan çıktıktan sonra yine bağlamışlar
kağıdı.</b></i></span></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Gazete sahibinin bile gazetenin basılmasını engelleyememesi gazetenin basılmasını kim yönetiyordu sorusunu akıllara getiriyor. Belli ki aslı olmayan bir haberin yayılması için verilen bu mücadele de kargaşa ortamı oluşturmak amaçlanıyordu. Ve ne yazık ki amaçlarına da ulaştılar.</span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">İçinde farklı etnik kökenlerin, farklı dinlerin, görüşlerin bir arada bulunduğu devletleri parçalamak isteyen ve yegane güç olma isteği taşıyan derin güçler, insanları birbirine düşürecek aslı olmayan yalan haberleri organize ediyor; nefret dolu ve şiddeti savunan kitleleri oluşturup savaş ortamını ince ince detaylarla planlıyor.</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="background-color: white;"><b><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">6-7 Eylül sonrası bu ülkede beraber yaşayan insanların birbirine düşürülmesi sonucu ortaya çıkan korkunç manzara:</span></b></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></span></div>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span>
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYCNC9FM6RtsVwak4btsjOVMYzOlerYFHTNxTUd-rw58kMHP4TaKPqZxhyphenhyphenAneSEAQANZ_6ZBA7MrpHktphXNEiGolARtfmyNhyQqi5kYqTV2JCwQPDHZT_dwLjgHboy724bB8Rt8aP_3g/s1600/eylul1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: auto; margin-right: auto;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><img border="0" data-original-height="330" data-original-width="510" height="414" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYCNC9FM6RtsVwak4btsjOVMYzOlerYFHTNxTUd-rw58kMHP4TaKPqZxhyphenhyphenAneSEAQANZ_6ZBA7MrpHktphXNEiGolARtfmyNhyQqi5kYqTV2JCwQPDHZT_dwLjgHboy724bB8Rt8aP_3g/s640/eylul1.jpg" width="640" /></span></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><b><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Yağmalanmış sokaklar</span></b></td></tr>
</tbody></table>
<table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="margin-left: auto; margin-right: auto; text-align: center;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /><br /><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZtAV46D9O8vBko4G1du0Lhb5J03yghUNEU0h1JW5e7ke2PxsYyazvN5wBgvlpFwnC1kvM-pcuIWE2YaCt5LG9gv2xRRDbj3dwvCir5Kf37W_lG_bj7MVVU0gJ7ouM-Z2ZzWhyphenhyphenJTx3bfA/s1600/klise.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img border="0" data-original-height="385" data-original-width="580" height="424" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgZtAV46D9O8vBko4G1du0Lhb5J03yghUNEU0h1JW5e7ke2PxsYyazvN5wBgvlpFwnC1kvM-pcuIWE2YaCt5LG9gv2xRRDbj3dwvCir5Kf37W_lG_bj7MVVU0gJ7ouM-Z2ZzWhyphenhyphenJTx3bfA/s640/klise.jpg" width="640" /></a></span></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><b><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; font-size: small;">Yakılıp yıkılmış kiliseler</span></b></td></tr>
</tbody></table>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; text-align: justify;">Bu korkunç fitne ortamının olmasını gerektirecek neydi? Güzellik yapıp inşa etmek varken, sanatta, bilimde, güzel ahlakta gelişim yapmak varken; yakıp döküp huzursuz, güvensiz, soğuk, sevgisiz ortamların oluşmasını sağlamak neden?</span><br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Kuran ahlakının yaşandığı bir ortamda kutsal mekanlara zarar gelmez. Müslüman, Hristiyan ya da Musevi ibadethanelerinde güvenli, huzurlu bir şekilde ibadetlerini yapar; aynı ortamda sevgiyle acaba bana bir zarar gelecek mi endişesi olmadan yaşayabilir. Yine Peygamberimiz (sav)'in hayatından bir örnek verilecek olursa:</span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></div>
<blockquote class="tr_bq" style="text-align: justify;">
<b style="text-align: start;"><span style="color: #444444; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Necran Hristiyanları, Medine’ye altmış kişilik bir heyet gönderdiler. Medine’ye ulaşan Necran heyeti, Mescid’de Peygamberimiz (sav)’in huzuruna çıkmışlardı, ibadet vakitleri geldiği zaman Mescid’de ibadet etmek istemişler, Ashâb buna itiraz etmekle beraber, Allah Resulü onlara Mescid’i bırakmıştı. Onlar da Şark’a dönerek ibadetlerini yaptılar. </span></b><b><span style="color: #444444; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">(İbn Hişam, es-Sire, Beyrut ts., I,573-574; Hamîdullah, İslâm Peygamberi, I,619-620)</span></b></blockquote>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Müslümanların Kuran'a göre </span><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Ehli Kitap ile nasıl bir ilişkide olması gerektiğini anlatan birkaç ayeti yazmak istiyorum:</span><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"> </span></div>
<br />
<ul>
<li><b><span style="color: #444444; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><i>İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere, Kitap Ehli’yle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin. Ve deyin ki: “Bize ve size indirilene iman ettik; bizim İlahımız da, sizin İlahınız da Birdir ve biz O’na teslim olmuşuz.” (Ankebut Suresi, 46)</i></span></b></li>
</ul>
<div>
<ul>
<li><span style="color: #444444; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><i><b>De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim." Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız." (</b><b>Ali İmran Suresi, 64)</b></i></span></li>
</ul>
</div>
<div>
<ul>
<li><b><span style="color: #444444; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><i>Deyin ki: “Biz Allah’a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa’ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O’na teslim olmuşlarız.” (Bakara Suresi, 136)</i></span></b></li>
</ul>
</div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Yine Kuran'da Müslümanlar ve Ehli Kitap ilişkisine baktığımızda birbirleriyle evlilik bağı kurarak akraba olduklarını, eş-dost olduklarını, aynı sofralara oturup yemeklerini paylaştıklarını görüyoruz. Kuran'da Müslüman ve gayrimüslimlerin ilişkisi böyle anlatılırken gerçek hayatta bu durumun aksini görmek insanı düşündürmeli mutlaka.</span></div>
<br />
<ul>
<li><b><span style="color: #444444; font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><i>Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) kitap verilenlerin (Musevi ve Hristiyanların) yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü’minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden (Musevi ve Hristiyanlardan) özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır. (Maide Suresi, 5)</i></span></b></li>
</ul>
<br />
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif; text-align: justify;">Umarım inananlar arasında düşmanlık oluşturmak isteyenlere (6-7 Eylül gibi olayları tekrarlamak isteyenlere); insanlar arasında güvensizliğin ve sevgisizliğin oluşmasını isteyenlere; kardeşi kardeşe düşman etmek isteyenlere; güzellikleri yok edip yerine karanlık çirkin bir dünya koymak isteyenlere Allah fırsat vermez. </span><br />
<br />
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Yeryüzünde kardeşi kardeşe düşürmek; insanlar arasında düşmanlık, bozgunculuk oluşturmak isteyenlere karşı her zaman sevgiyi yayarak ilmi mücadele etmek gerekir. Kötülüğün yanında iyilik olmazsa tamamen kötülük hakimiyet sahibi olur.</span></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<i><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;">Ben inanıyorum ki Kuran'ın anlattığı ahlakın yaşanması yeryüzünde barışı, huzuru, sevgiyi hakim edecek.</span></i></div>
<div style="text-align: center;">
<b><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></b></div>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span>
<b><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></b>
<b><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></b>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span>
<b><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></b>
<b><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></b>
<b><span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span></b>
<span style="font-family: "trebuchet ms" , sans-serif;"><br /></span>
Mervehttp://www.blogger.com/profile/17073590252207108799noreply@blogger.com0