Ana içeriğe atla

Üst Üste Gerçekleşen Depremler Neyin Habercisi?

Son zamanlarda depremlerin sayısı artıyor. Bunu Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi'nin açıkladığı yıllık deprem verilerine bakarak inceleyelim: 

2017 yılında toplam 34.009 deprem olmuş.
2016 yılında toplam 13.346 deprem olmuş.

2015 yılında toplam 15.357 deprem olmuş.

2014 yılında toplam 14.830 deprem olmuş.

2000 yılında toplam 3.032 deprem olmuş.

Türkiye'de 2017 yılına baktığımızda yaklaşık olarak yılda 30 bin deprem gerçekleşmişken 2000 yılına geri gittiğimizde bu sayı yıllık olarak 3 bin kadar. 17 yılda deprem sayısı 10 kat artmış. Bu rakamları gördüğümde depremlerin artmasının ahir zaman alametlerinden olduğu aklıma geliyor. İsterseniz gelin Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinden birkaç örneğe bakalım:
  • Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır... Depremler çoğalacak... (Ramuz-El Ehadis, 476/11)
  • Kıyametten önce iki büyük hadise vardır... ve sonra da zelzeleli yıllar. (Ramuz-El Ehadis, 187/2)
  • Anlaşmazlıklar ve sık sık depremler vaki olacak... (Kıyamet Alametleri, s.166)
Sadece 1999 yılında yeryüzünde küçük veya büyük şiddette 20.832 deprem meydana gelmiştir. Bu depremlerde resmi açıklamalara göre tahmini olarak 22.711 insan ölmüştür. Tıpkı Peygamber Efendimiz(sav)’in hadisinde belirttiği gibi: 
  • “Ümmetimde zelzeleler olur. Öyle ki, bu zelzelelerde on bin, yirmi bin, otuz bin kişi ölür…” (İbni Asakır, Geleceğin Tarihi 1, Orhan Baytan, Mevsim Yayıncılık, s.81)
Kuran'da depremin anlatıldığı ayet de kıyameti hatırlatır:
  • Yer, o şiddetli sarsıntıyla sarsıldığı, Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı, Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman, O gün (yer) haberlerini anlatacaktır. Çünkü senin Rabbin ona vahyetmiştir. O gün insanlar, amelleri kendilerine gösterilsin diye bölük bölük fırlayıp-çıkarlar. Artık kim zerre ağırlığınca hayır işlerse, onu görür. Artık kim zerre ağırlığınca bir şer (kötülük) işlerse, onu görür. (Zelzele Suresi, 1-8) 
Ahir zamanda olduğumuzu gösteren depremlerin artışı tabi ki de Peygamberimizin "müjdelenin" dediği Hz.Mehdi (as)'ın geliş alametlerindendir. 

Şeyh Tusi’nin Gaybe’sinden: Muhammed b. İshak; Ali b. Abbas, Bekkar b. Ahmed, Hasan b. Hüseyin, Mualla b. Ziyad, Ala b. Beşir, Ebu Sadık en-Naci, Ebu Said el-Hudri’den rivayet eder:
  • Rasulullah [sallallahu aleyhi ve alihi] şöyle buyurdu: “Sizleri Mehdi ile müjdeliyorum! O (Mehdi), İnsanların ihtilafa düştükleri ve zelzelelerin yaşandığı bir zamanda gönderilip, eziyet ve zulmün kol gezdiği yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Yerde ve gökte bulunanların tamamı ondan [Mehdi’den] razı olacaklardır.”
Yeryüzündeki bozulmaların, sevgisizliğin, nefretin, vicdansızlığın, adaletsizliğin nedeni olan imandaki eksiklik Kuran ahlakının yayılıp yaşanmasıyla düzelecektir, Allah'ın izniyle. Bunu Allah'ın, Hz.Mehdi ve Hz.İsa(as)'ı vesile ederek gerçekleştireceğine inanıyorum. Hz.Mehdi (as)'ın gelişiyle dünyada gerçekleşecek olan değişiklikleri Peygamber Efendimiz hadislerinde şöyle bildiriyor:
  • KAP SU İLE DOLDUĞU GİBİ YERYÜZÜ BARIŞLA DOLACAKTIR. Hiçbir kimse arasında bir düşmanlık kalmayacaktır. Ve bütün düşmanlıklar, boğuşmalar, hasetleşmeler muhakkak kaybolup gidecektir. (Sahih-i Müslim, 1/136)
  • İnsanlar, balarılarının beyleri etrafından toplanması gibi, Hz. Mehdi (as)’ın çevresinde toplanırlar. DAHA ÖNCE ZULÜMLE DOLU OLAN DÜNYAYI, O ADALETLE DOLDURUR. ADALETİ O DENLİ OLUR Kİ, UYKUDA OLAN BİR KİMSE DAHİ UYANDIRILMAZ VE BİR DAMLA KAN BİLE AKITILMAZ. DÜNYA, ADETA ASR-I SAADET DEVRİNE GERİ DÖNER. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)
Hz.Mehdi(as) ve onun talebeleri, sevgi ile ilmi mücadele yapacaktır:

İmam Müslüm’in Ebu Hureyre’den (r.a.) rivayet ettiği hadis-i şerifte Peygamber (sav) birgün sahabelerine hitaben:
  • … Bu mücahitler o beldeye gelip konakladıkları zaman silahla harp etmezler, ok da atmazlar. La ilahe illallahu ekber diyerek tekbir getirirler. Bu tekbir üzerine şehrin iki tarafındaki surlardan biri düşer. Sonra ikinci defa tekbir getirirler. Akabinde şehrin öbür tarafı da düşer. Sonra üçüncü kez tekbir getirecekler. Bunun üzerine İslam ordusu için surlardan gedikler açılacak, onlar da hemen buralardan şehre girerek fethedecekler. (İmam Şarani, Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, s. 445-446)
  • Bu şehre gelindiğinde, Müslümanlar savaş yapmayacaklar. Sadece tekbir getirdiklerinde şehrin deniz tarafı düşecek, tekrar tekbir getirdiklerinde diğer tarafı düşecek. 3. kez tekbir getirdiklerinde de şehrin tamamı ellerine geçecektir. (El-Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 30) 
Hz. Mehdi (as) ve talebeleri samimiyetle Allah’ı anarak şehirleri manen, fikren, kültürel yönden fethedecek, ilmi olarak Darwinizmi ve materyalizmi bitireceklerdir. Kuran’daki bu ayette de Cenab-ı Allah fikri mücadeleye dikkat çekmektedir: 
  • Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. … (Enbiya Suresi, 18)


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayret ettiğim konulardan biri

Her zaman sosyal medya hesaplarımdan ara ara ayet paylaşırım ya da Allah'ın varlığını birliğini anlatan konuları anlatırım. Fakat yeni farkettim; bazen özellikle de ayet paylaşmamdan rahatsız olan bir kesim insan oluyor. Bu insanların Müslümanım demesi ve ayet bilmemesi ise beni hayrete düşürüyor. Üstelik ayet bilmemesine ama ayeti okumasına rağmen ayeti değil de kendi mantığını doğru buluyor. Ve bu mantığı ayetten üst tutuyor haşa. Bu ne kadar yanlış!  Halbuki her insanın kendi mantığı olabilir. Bu durumda birden fazla mantık çıkabilir. Mantıklara göre din yaşayacak olursak bu sefer tek bir din değil birden fazla din olacaktır. Ama İslam tek bir din ve tek bir Kitabı var o da Kuran. Ve Kuran apaçık ayetlerle Kendisini açıklıyor. Bu durumda Müslümanım diyen her insanın Kuran'a uyması mı makul yoksa kendi geleneklerini, kültürlerini ve hatta mantıklarını İslam diye yaşamaları mı makul? Bakara, 99.   Andolsun Biz sana apaçık ayetler indirdik. Bunları fasıklardan başkası inkar etm

Farkında mıyız?

Dünyanın çivisi çıkmış gibiydi ama 2020 yılında bu bir çok insan tarafından daha da çok hissedildi.  Her tarafımız belalarla, zorluklarla çevrili.  İnsanları nefessiz kalmakla sınayan salgın hastalıklar, depremler, yeryüzüne düşen göktaşları, yanı başımızda olan bir ülkede senelerdir süren savaş, Myanmar da  yaşama, kimlik sahibi olma gibi  en temel hakları bile ellerinden alınan  Müslümanlar, sevgisizlik ve Darwinist zihniyet sonucu ölen insanlar, kıskançlıktan dolayı fitne çıkarıp oyun oynayan insanlar ve  bunun gibi daha bir çok ahir zamanda olduğumuzu gösteren olaylar.. Ahir zaman zorluklarla, korkulu gibi görünen olaylarla dolu ama yine de zorluklarla beraber kolaylıklar da var. Düşünün; şiddetli gök sarsıntıları, yıldırımlar, seller, depremler, gök taşlarının dünyaya düşmesi, yangınlar, salgın hastalıklar, savaşlar hepsi aynı anda oluyor. Böyle kıyamet gibi bir ortamın içindesiniz.. Ne hissederdiniz? Müthiş bir korku. Ölümün size yaklaştığını düşünmez miydiniz? Fakat Allah o kada

Mağara Adamı Var Mıydı? Kandırıldık mı!

Garip hırıltılar çıkarıp konuşamayan, vahşi, gelişmemiş, taşı taşla yontan, ilkel mağara insanları gerçekten tarihte var olmuş mudur? Yoksa uydurulmuş bir yalan mıdır? Madde ve evrenin başlangıcı olmadığını, ezeli olduğunu öne süren materyalizm felsefesinin temelinde Yaratıcı'nın varlığını inkar etmek vardır. Evrenin her zaman var olduğunu ya da evrenin kendi kendine var olduğunu iddia etmek haşa Yaratıcı olmadığını söylemenin diğer bir yoludur. Temelde insanlık tarihinin de en ilkelden en gelişmişe doğru gittiğini telkin eden; ilkel insanın yaşam şeklini açıklayan mağara devri, taş devri gibi hayali dönemler uyduran materyalizm felsefesi ve Darwinizm neden gerçekle ilgisi olmayan bir yalandır? İlkel insan hiçbir zaman tarihte var olmamış, taş devri denen hayali bir dönem hiçbir zaman yaşanmamıştır . Bunu arkeoloji bilimin bize sunduğu bilimsel kanıtlarla inceleyelim. BAĞDAT PİLİ 2500 yıllık Bağdat Pili, 13 cm yükseklikte kilden yapılmış elektrik üretme kapasitesine