Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Hayret ettiğim konulardan biri

Her zaman sosyal medya hesaplarımdan ara ara ayet paylaşırım ya da Allah'ın varlığını birliğini anlatan konuları anlatırım. Fakat yeni farkettim; bazen özellikle de ayet paylaşmamdan rahatsız olan bir kesim insan oluyor. Bu insanların Müslümanım demesi ve ayet bilmemesi ise beni hayrete düşürüyor. Üstelik ayet bilmemesine ama ayeti okumasına rağmen ayeti değil de kendi mantığını doğru buluyor. Ve bu mantığı ayetten üst tutuyor haşa. Bu ne kadar yanlış!  Halbuki her insanın kendi mantığı olabilir. Bu durumda birden fazla mantık çıkabilir. Mantıklara göre din yaşayacak olursak bu sefer tek bir din değil birden fazla din olacaktır. Ama İslam tek bir din ve tek bir Kitabı var o da Kuran. Ve Kuran apaçık ayetlerle Kendisini açıklıyor. Bu durumda Müslümanım diyen her insanın Kuran'a uyması mı makul yoksa kendi geleneklerini, kültürlerini ve hatta mantıklarını İslam diye yaşamaları mı makul? Bakara, 99.   Andolsun Biz sana apaçık ayetler indirdik. Bunları fasıklardan başkası inkar etm
En son yayınlar

Kadın cinayetlerinin bitmesi için önce zihniyetin değişmesi gerekir.

Kadını eğitilmesi gereken yarım varlık olarak görmek hem Darwinist zihniyette hemde bağnaz anlayışta var. Halbuki İslam, kadını çiçeğe benzetir. Çiçek nasıl narin ve incitmememiz gereken bir varlık ise kadında el üstünde tutulması gereken bir varlıktır. Ve Allah, Kuran'da kadın ve erkek ayrımı yapmamıştır. İki tarafında birbirinden üstün bir yanı yoktur. Üstünlük sadece güzel ahlakla ve takvayla olur. Umarım bir an önce Kuran ahlakının tüm dünyada tam manasıyla yaşandığı günler gelir. Çözüm bağnaz anlayıştan uzak, sevgi dolu bir din olan, zor ve baskıdan uzak gerçek İslam'ın yaşanmasıyla olacaktır. Aksi takdirde daha çok canımız yitecek Allah korusun.. Sevgilerle

Farkında mıyız?

Dünyanın çivisi çıkmış gibiydi ama 2020 yılında bu bir çok insan tarafından daha da çok hissedildi.  Her tarafımız belalarla, zorluklarla çevrili.  İnsanları nefessiz kalmakla sınayan salgın hastalıklar, depremler, yeryüzüne düşen göktaşları, yanı başımızda olan bir ülkede senelerdir süren savaş, Myanmar da  yaşama, kimlik sahibi olma gibi  en temel hakları bile ellerinden alınan  Müslümanlar, sevgisizlik ve Darwinist zihniyet sonucu ölen insanlar, kıskançlıktan dolayı fitne çıkarıp oyun oynayan insanlar ve  bunun gibi daha bir çok ahir zamanda olduğumuzu gösteren olaylar.. Ahir zaman zorluklarla, korkulu gibi görünen olaylarla dolu ama yine de zorluklarla beraber kolaylıklar da var. Düşünün; şiddetli gök sarsıntıları, yıldırımlar, seller, depremler, gök taşlarının dünyaya düşmesi, yangınlar, salgın hastalıklar, savaşlar hepsi aynı anda oluyor. Böyle kıyamet gibi bir ortamın içindesiniz.. Ne hissederdiniz? Müthiş bir korku. Ölümün size yaklaştığını düşünmez miydiniz? Fakat Allah o kada

Türk İslam Birliği Dünyaya Nasıl Güzellikler Getirecek?

Peygamber Efendimiz (sav), ahir zaman ortamını şöyle tarif ediyor: "... Küçükler ben keşke büyük olsaydım, büyükler de keşke ben küçük olsaydım diye temenni ederler... İyi insanların iyiliği artar, kötülere karşı bile iyilik yapılır ." ( Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 17) Mehdiyet ile Türk-İslam Birliği'nin getirdiği güzellikler muazzam. Dünyada hiçbir yerde kıtlık yaşanmayacak, çünkü Kuran ahlakının getirdiği ahlak bunu emrediyor. Zenginlik insana verilen bir imtihan vesilesi; Allah zenginlerin malında yoksullarında payı olduğunu emrediyor. Kuran, malı-mülkü sadece kendine biriktirip, bencilce davranmayı, kendini düşünmeyi emretmiyor; malı paylaşmayı emrediyor. Bu ahlak tüm dünyaya hakim olduğunda zenginle yoksul arasında uçurumlar olmayacaktır Allah'ın izniyle. Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı. (Zariyat Suresi, 19) Ama en önemlisi Allah aşkının olduğu, sevg

Üst Üste Gerçekleşen Depremler Neyin Habercisi?

Son zamanlarda depremlerin sayısı artıyor. Bunu Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi'nin açıkladığı yıllık deprem verilerine bakarak inceleyelim:  2017 yılında toplam 34.009 deprem olmuş. 2016 yılında toplam 13.346 deprem olmuş. 2015 yılında toplam 15.357 deprem olmuş. 2014 yılında toplam 14.830 deprem olmuş. 2000 yılında toplam 3.032 deprem olmuş. Türkiye'de 2017 yılına baktığımızda yaklaşık olarak yılda 30 bin deprem gerçekleşmişken 2000 yılına geri gittiğimizde bu sayı yıllık olarak 3 bin kadar. 17 yılda deprem sayısı 10 kat artmış. Bu rakamları gördüğümde depremlerin artmasının ahir zaman alametlerinden olduğu aklıma geliyor. İsterseniz gelin Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinden birkaç örneğe bakalım: Şu hadiseler meydana gelmedikçe kıyamet kopmayacaktır... Depremler çoğalacak... (Ramuz-El Ehadis, 476/11) Kıyametten önce iki büyük hadise vardır...

Mağara Adamı Var Mıydı? Kandırıldık mı!

Garip hırıltılar çıkarıp konuşamayan, vahşi, gelişmemiş, taşı taşla yontan, ilkel mağara insanları gerçekten tarihte var olmuş mudur? Yoksa uydurulmuş bir yalan mıdır? Madde ve evrenin başlangıcı olmadığını, ezeli olduğunu öne süren materyalizm felsefesinin temelinde Yaratıcı'nın varlığını inkar etmek vardır. Evrenin her zaman var olduğunu ya da evrenin kendi kendine var olduğunu iddia etmek haşa Yaratıcı olmadığını söylemenin diğer bir yoludur. Temelde insanlık tarihinin de en ilkelden en gelişmişe doğru gittiğini telkin eden; ilkel insanın yaşam şeklini açıklayan mağara devri, taş devri gibi hayali dönemler uyduran materyalizm felsefesi ve Darwinizm neden gerçekle ilgisi olmayan bir yalandır? İlkel insan hiçbir zaman tarihte var olmamış, taş devri denen hayali bir dönem hiçbir zaman yaşanmamıştır . Bunu arkeoloji bilimin bize sunduğu bilimsel kanıtlarla inceleyelim. BAĞDAT PİLİ 2500 yıllık Bağdat Pili, 13 cm yükseklikte kilden yapılmış elektrik üretme kapasitesine

Kapitalizm ve Darwinizm

Kapitalizme göre; toplumda iki sınıf bulunmaktadır: yönetenler ve yönetilenler. Üretim araçlarının birçoğu, yöneten sınıfın elindedir ve işletilmesi de yine yöneticilere aittir. Yönetici sınıf, oyunu belirlenen kurallara göre değil, kendi çıkarlarına göre oynar. Zaten tüm kuralları da kendi çıkarına göre belirler. Kapitalizmin temel kuralı da budur: en yüksek çıkarı elde etmek. Sermayenin egemenliğini öngören, toplumun bu kriterler içinde kıyasıya bir rekabet içinde olduğu ekonomik bir sistem olan kapitalizm de bireycilik önemlidir, çünkü insanlar kendilerini bir toplumun parçası olarak değil, kendi başlarına ayakta duran ve kendi hayatlarını kazanmaları gereken "bireyler" olarak görürler. "Kapitalist toplum" ise, bireylerin son derece çetin ve acımasız koşullarda birbirleriyle rekabet ettikleri bir arenadır. Bu, aynı Darwin'in tarifini yaptığı, sadece güçlü olanların yaşayabildikleri, güçsüz ve zayıfların ise ezilerek yok oldukları, acımasız bir re