Ana içeriğe atla

Türk İslam Birliği Dünyaya Nasıl Güzellikler Getirecek?


Peygamber Efendimiz (sav), ahir zaman ortamını şöyle tarif ediyor:

"... Küçükler ben keşke büyük olsaydım, büyükler de keşke ben küçük olsaydım diye temenni ederler... İyi insanların iyiliği artar, kötülere karşı bile iyilik yapılır." (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 17)


Mehdiyet ile Türk-İslam Birliği'nin getirdiği güzellikler muazzam. Dünyada hiçbir yerde kıtlık yaşanmayacak, çünkü Kuran ahlakının getirdiği ahlak bunu emrediyor. Zenginlik insana verilen bir imtihan vesilesi; Allah zenginlerin malında yoksullarında payı olduğunu emrediyor. Kuran, malı-mülkü sadece kendine biriktirip, bencilce davranmayı, kendini düşünmeyi emretmiyor; malı paylaşmayı emrediyor. Bu ahlak tüm dünyaya hakim olduğunda zenginle yoksul arasında uçurumlar olmayacaktır Allah'ın izniyle.

Onların mallarında dilenip-isteyen (ve iffetinden dolayı istemeyip de) yoksul olan için de bir hak vardı. (Zariyat Suresi, 19)

Ama en önemlisi Allah aşkının olduğu, sevginin olduğu, nefretin ve savaşların olmadığı bir dünyanın Türk-İslam Birliği ile gelecek olması. Mehdiyet'in getirdiği muazzam güzellikler...

Şuan nereye baksak nefret, sevgisizlik, kin, haset, bencillik, acı, zulüm, ölüm var. Sevgi yok. Merhamet yok. Vicdanlı olmak yok. Fedakarlık yok. Güzel görmek, güzel düşünmek yok. Neden sevgiye dair güzellikler yok? Peki neden nefret var? Neden kin tutmak, acımasız olmak var? Diğer insanların iyiliğini istemeyip sadece kötü olmalarından mutluluk duymak var? Gerçekten dünyanın bu hale gelmesi çok ama çok korkunç. O kadar çok ki sevgisizliğin örneği ama sevginin örneği neredeyse yok gibi.

Birbirlerine arkadaş deyip ama puan kavgasında olan gençler, okulda gereksizce birbirini ezecek saçma sapan nefret dolu sözler söyleyen gençler, diğer insanların güzel yönlerini övmeyip hatta bunun hasedine girip nefret dolu olanlar, gördükleri güzellikleri takdir edemeyenler, her güzelliğin kendisinde olmasını isteyip başka insanlarda olmasını istemeyenler, nedendir bilinmez hiç tanımadıkları insanlardan nefret edenler, hiç tanımadıkları insanlar hakkında atıp tutanlar, insanların kılığına kıyafetine göre değer biçenler ama ahlaka hiç bakmayanlar, araştırmadan etmeden bir topluluğa kin duyanlar... Sevgisizliğin örneği o kadar fazla ki.

Ey iman edenler, adil şahidler olarak, Allah için, hakkı ayakta tutun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletten alıkoymasın. Adalet yapın. O, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır. (Maide Suresi, 8)

Sevgiyi yaşamak varken neden şeytanın da istediği nefret dolu bir dünyanın oluşmasına izin veriyoruz? Zor bir şey değil sende olanı diğer insanlarla paylaşman, güzellikleri övmen, sende olanın diğer insanlarda da olmasını istemen ya da diğer insanların sahip oldukları güzellikleri övmen. Haset daha zor, kin tutmak daha zor, nefretle yaşamak daha zor, sevgisiz yaşamak daha zor. Haset etmeyip gıpta etmek güzel olandır. Nefretle değil sevgiyle yaşamak daha kolay olandır. Kalbimiz sadece ve sadece sevgiyle ferahlar. Kin tutan, haset eden, sevmeyen, bencil olan, vicdansız olan bir kalp hasta olur. Allah'ı sevmek, Allah'ın yarattığı güzellikleri övmek, Allah'ın bizim için yarattığı olaylarda Allah'ın razı olacağı bir biçimde hareket etmek bizim hem bu dünya da hem ahirette mutlu olmamızı sağlayacak inşaAllah.

Kim ahiret ekinini isterse, Biz ona kendi ekininde arttırmalar yaparız. Kim dünya ekinini isterse, ona da ondan veririz; ancak onun ahirette bir nasibi yoktur. (Şura Suresi, 20)

Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur. (Rad Suresi, 28)





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayret ettiğim konulardan biri

Her zaman sosyal medya hesaplarımdan ara ara ayet paylaşırım ya da Allah'ın varlığını birliğini anlatan konuları anlatırım. Fakat yeni farkettim; bazen özellikle de ayet paylaşmamdan rahatsız olan bir kesim insan oluyor. Bu insanların Müslümanım demesi ve ayet bilmemesi ise beni hayrete düşürüyor. Üstelik ayet bilmemesine ama ayeti okumasına rağmen ayeti değil de kendi mantığını doğru buluyor. Ve bu mantığı ayetten üst tutuyor haşa. Bu ne kadar yanlış!  Halbuki her insanın kendi mantığı olabilir. Bu durumda birden fazla mantık çıkabilir. Mantıklara göre din yaşayacak olursak bu sefer tek bir din değil birden fazla din olacaktır. Ama İslam tek bir din ve tek bir Kitabı var o da Kuran. Ve Kuran apaçık ayetlerle Kendisini açıklıyor. Bu durumda Müslümanım diyen her insanın Kuran'a uyması mı makul yoksa kendi geleneklerini, kültürlerini ve hatta mantıklarını İslam diye yaşamaları mı makul? Bakara, 99.   Andolsun Biz sana apaçık ayetler indirdik. Bunları fasıklardan başkası inkar etm

Farkında mıyız?

Dünyanın çivisi çıkmış gibiydi ama 2020 yılında bu bir çok insan tarafından daha da çok hissedildi.  Her tarafımız belalarla, zorluklarla çevrili.  İnsanları nefessiz kalmakla sınayan salgın hastalıklar, depremler, yeryüzüne düşen göktaşları, yanı başımızda olan bir ülkede senelerdir süren savaş, Myanmar da  yaşama, kimlik sahibi olma gibi  en temel hakları bile ellerinden alınan  Müslümanlar, sevgisizlik ve Darwinist zihniyet sonucu ölen insanlar, kıskançlıktan dolayı fitne çıkarıp oyun oynayan insanlar ve  bunun gibi daha bir çok ahir zamanda olduğumuzu gösteren olaylar.. Ahir zaman zorluklarla, korkulu gibi görünen olaylarla dolu ama yine de zorluklarla beraber kolaylıklar da var. Düşünün; şiddetli gök sarsıntıları, yıldırımlar, seller, depremler, gök taşlarının dünyaya düşmesi, yangınlar, salgın hastalıklar, savaşlar hepsi aynı anda oluyor. Böyle kıyamet gibi bir ortamın içindesiniz.. Ne hissederdiniz? Müthiş bir korku. Ölümün size yaklaştığını düşünmez miydiniz? Fakat Allah o kada

Mağara Adamı Var Mıydı? Kandırıldık mı!

Garip hırıltılar çıkarıp konuşamayan, vahşi, gelişmemiş, taşı taşla yontan, ilkel mağara insanları gerçekten tarihte var olmuş mudur? Yoksa uydurulmuş bir yalan mıdır? Madde ve evrenin başlangıcı olmadığını, ezeli olduğunu öne süren materyalizm felsefesinin temelinde Yaratıcı'nın varlığını inkar etmek vardır. Evrenin her zaman var olduğunu ya da evrenin kendi kendine var olduğunu iddia etmek haşa Yaratıcı olmadığını söylemenin diğer bir yoludur. Temelde insanlık tarihinin de en ilkelden en gelişmişe doğru gittiğini telkin eden; ilkel insanın yaşam şeklini açıklayan mağara devri, taş devri gibi hayali dönemler uyduran materyalizm felsefesi ve Darwinizm neden gerçekle ilgisi olmayan bir yalandır? İlkel insan hiçbir zaman tarihte var olmamış, taş devri denen hayali bir dönem hiçbir zaman yaşanmamıştır . Bunu arkeoloji bilimin bize sunduğu bilimsel kanıtlarla inceleyelim. BAĞDAT PİLİ 2500 yıllık Bağdat Pili, 13 cm yükseklikte kilden yapılmış elektrik üretme kapasitesine