Osmanlı Devleti döneminde de Türkiye Cumhuriyeti döneminde de vatanımızda her zaman farklı dini kimliklerde insanlar yaşamıştır. Farklı kültürlerin, farklı dini kimliklerden ve farklı etnik kökenlerden olan insanların bir arada sevgiyle, güzellikle, muhabbetle yaşaması güzelliktir. Dağılmak, gruplara ayrılmak sevgisizliğin ve nefretin bir göstergesidir.
Ben her zaman Allah'tan yeryüzünün sevgi dolu bir ortam olmasını ve nefretin, kavganın, şiddetin, kötü sözün, fitnenin olmamasını istiyorum.
Tarihte 6 EYLÜL 1955 olaylarına baktığımızda ne yazık ki yalan bir haber sonucunda Türk tarihine kara bir leke olarak sürülmüş hiç hoş olmayan bir olayla karşılaşıyoruz. 6 Eylül 1955'te İstanbul Ekspres Gazetesi "Atamızın Evi Bomba ile Hasara Uğradı" manşetini atarak aslı olmayan provokatif bir haber yayınlıyor. Bu gazetenin normalde 20 binlik bir tirajı varken 6 Eylül günü ne hikmetse 290 bin adet basılıyor. Bu haberden sonra kitleler ellerinde baltalarla, sopalarla sokaklara dökülüyor; gayrimüslimlerin evlerini, iş yerlerini talan ediyor; kiliselere ve sinagoglara zarar veriyor. Tecavüz ve darp olayları yaşanıyor.
6 Eylül 1955 yalan haberi |
İstanbul Ekspres Gazetesi'nin sahibi Mithat Perin yıllar sonra bu haber ile ilgili şunları söylüyor:
Gazete, Tan Matbaası'ndaydı. Ben Merkez Han'daydım. Gökşin (Sipahioğlu)
bana telefon açtı. Böyle böyle bir haber var dedi. "İkinci baskı yapalım" dedi.
"Yapmayalım" dedim. "Hava da kötü, elde kalıyor" dedim. "Peki" dedi. Biraz
sonra bayi telefon açtı. Gazetelerin parasını peşin vereceğim dedi. ... Fuat Büke.
Başbayi. Matbaaya girdiğimde 180 bin basılmış bile. Haberim yok. "Kağıt nereden buldunuz?" dedim. "Bulduk" dediler. Kağıdımız çok kısıtlıydı. Anormal
bir şey olduğunu anladım. Gittim rotatifte kağıdı kestim. "Ne yapıyorsun?" dediler. Kağıdı kestim ama kalıpları kesmek aklıma gelmedi. "Bundan sonra basmayın" dedim. "Peki" dediler. Ben oradan çıktıktan sonra yine bağlamışlar
kağıdı.
Gazete sahibinin bile gazetenin basılmasını engelleyememesi gazetenin basılmasını kim yönetiyordu sorusunu akıllara getiriyor. Belli ki aslı olmayan bir haberin yayılması için verilen bu mücadele de kargaşa ortamı oluşturmak amaçlanıyordu. Ve ne yazık ki amaçlarına da ulaştılar.
İçinde farklı etnik kökenlerin, farklı dinlerin, görüşlerin bir arada bulunduğu devletleri parçalamak isteyen ve yegane güç olma isteği taşıyan derin güçler, insanları birbirine düşürecek aslı olmayan yalan haberleri organize ediyor; nefret dolu ve şiddeti savunan kitleleri oluşturup savaş ortamını ince ince detaylarla planlıyor.
6-7 Eylül sonrası bu ülkede beraber yaşayan insanların birbirine düşürülmesi sonucu ortaya çıkan korkunç manzara:
Yağmalanmış sokaklar |
Yakılıp yıkılmış kiliseler |
Bu korkunç fitne ortamının olmasını gerektirecek neydi? Güzellik yapıp inşa etmek varken, sanatta, bilimde, güzel ahlakta gelişim yapmak varken; yakıp döküp huzursuz, güvensiz, soğuk, sevgisiz ortamların oluşmasını sağlamak neden?
Kuran ahlakının yaşandığı bir ortamda kutsal mekanlara zarar gelmez. Müslüman, Hristiyan ya da Musevi ibadethanelerinde güvenli, huzurlu bir şekilde ibadetlerini yapar; aynı ortamda sevgiyle acaba bana bir zarar gelecek mi endişesi olmadan yaşayabilir. Yine Peygamberimiz (sav)'in hayatından bir örnek verilecek olursa:
Necran Hristiyanları, Medine’ye altmış kişilik bir heyet gönderdiler. Medine’ye ulaşan Necran heyeti, Mescid’de Peygamberimiz (sav)’in huzuruna çıkmışlardı, ibadet vakitleri geldiği zaman Mescid’de ibadet etmek istemişler, Ashâb buna itiraz etmekle beraber, Allah Resulü onlara Mescid’i bırakmıştı. Onlar da Şark’a dönerek ibadetlerini yaptılar. (İbn Hişam, es-Sire, Beyrut ts., I,573-574; Hamîdullah, İslâm Peygamberi, I,619-620)
Müslümanların Kuran'a göre Ehli Kitap ile nasıl bir ilişkide olması gerektiğini anlatan birkaç ayeti yazmak istiyorum:
- İçlerinde zulmedenleri hariç olmak üzere, Kitap Ehli’yle en güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin. Ve deyin ki: “Bize ve size indirilene iman ettik; bizim İlahımız da, sizin İlahınız da Birdir ve biz O’na teslim olmuşuz.” (Ankebut Suresi, 46)
- De ki: "Ey Kitap Ehli, bizimle sizin aranızda müşterek (olan) bir kelimeye (tevhide) gelin. Allah'tan başkasına kulluk etmeyelim, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayalım ve Allah'ı bırakıp bir kısmımız (diğer) bir kısmımızı Rabler edinmeyelim." Eğer yine yüz çevirirlerse, deyin ki: "Şahid olun, biz gerçekten Müslümanlarız." (Ali İmran Suresi, 64)
- Deyin ki: “Biz Allah’a; bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Musa ve İsa’ya verilen ile peygamberlere Rabbinden verilene iman ettik. Onlardan hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz ve biz O’na teslim olmuşlarız.” (Bakara Suresi, 136)
Yine Kuran'da Müslümanlar ve Ehli Kitap ilişkisine baktığımızda birbirleriyle evlilik bağı kurarak akraba olduklarını, eş-dost olduklarını, aynı sofralara oturup yemeklerini paylaştıklarını görüyoruz. Kuran'da Müslüman ve gayrimüslimlerin ilişkisi böyle anlatılırken gerçek hayatta bu durumun aksini görmek insanı düşündürmeli mutlaka.
- Bugün size temiz olan şeyler helal kılındı. (Kendilerine) kitap verilenlerin (Musevi ve Hristiyanların) yemeği size helal, sizin de yemeğiniz onlara helaldir. Mü’minlerden özgür ve iffetli kadınlar ile sizden önce (kendilerine) kitap verilenlerden (Musevi ve Hristiyanlardan) özgür ve iffetli kadınlar da, namuslu, fuhuşta bulunmayan ve gizlice dostlar edinmemişler olarak -onlara ücretlerini (mehirlerini) ödediğiniz takdirde- size (helal kılındı.) Kim imanı tanımayıp küfre saparsa, elbette onun yaptığı boşa çıkmıştır. O ahirette hüsrana uğrayanlardandır. (Maide Suresi, 5)
Umarım inananlar arasında düşmanlık oluşturmak isteyenlere (6-7 Eylül gibi olayları tekrarlamak isteyenlere); insanlar arasında güvensizliğin ve sevgisizliğin oluşmasını isteyenlere; kardeşi kardeşe düşman etmek isteyenlere; güzellikleri yok edip yerine karanlık çirkin bir dünya koymak isteyenlere Allah fırsat vermez.
Yeryüzünde kardeşi kardeşe düşürmek; insanlar arasında düşmanlık, bozgunculuk oluşturmak isteyenlere karşı her zaman sevgiyi yayarak ilmi mücadele etmek gerekir. Kötülüğün yanında iyilik olmazsa tamamen kötülük hakimiyet sahibi olur.
Ben inanıyorum ki Kuran'ın anlattığı ahlakın yaşanması yeryüzünde barışı, huzuru, sevgiyi hakim edecek.
Yorumlar
Yorum Gönder