Ana içeriğe atla

Kadınları Bağnazlık Eziyor, İslam Değil!

Allah Hz. Meryem'i bir bitki gibi yetiştirdiğini söylüyor Kuran'da, kadınları bir çiçeğe benzetiyor. Kadını bir çiçeğe benzeten İslam'da tabi ki kadına zulüm, eziyet, şiddet olmaz. Kuran'da Hz. Meryem'den şöyle bahsediliyor:

Bunun üzerine Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti ve onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriya'yı ondan sorumlu kıldı. Zekeriya her ne zaman mihraba girdiyse, yanında bir yiyecek buldu: "Meryem, bu sana nereden geldi?" deyince, "Bu, Allah Katındandır. Şüphesiz Allah, dilediğine hesapsız rızık verendir" dedi. (Ali İmran Suresi, 37)



Kadını ezen, kadından nefret eden, kadını haşa akılsız, günahkar, çoğunun ceheneme gideceğini iddia eden anlayış tabi ki İslam da değil, bağnaz anlayış da var. Sahih olmayan iftira hadislere bakalım:

Kadınlar olmasaydı Allah’a hakkıyla ibadet edilirdi. (Suyuti, Buhari, İbn-i Adıyy, Ebu Hatim, İbn-i Cevzi, Muhammed Nasuriddin, İbn-i Hıbban hadisi mevzu kabul ederler.) (Silsiletul Ehadisuzzaif: 74, Tenzihuşşeria: 1/62, El-leali : 2/59)

Kadınlar olmasaydı, erkekler cennete girerdi. (İbn-i Arrak, Es- sakafi hadisi kabul etmezler. (Camiussağir: 2/113))

Başlarına bir kadını geçiren bir kavim asla iflah olmaz. (İbni Hanbel Müsned 5/43,50; Tirmizi Fiten:75 Nesai Kudat:8; Buhari Fiten:18)

Kadınlara itaat pişmanlıktır. (Tezkiratul Mevzuat: 128, Kitabul Mevzuat: 2, 272)

Kadınlarla istişare edin, onlara danışın ve onların söylediklerinin zıttını yapın. (El- Makasıdul Hasene: 248, Tezkiretul mevzuat:128, Tenzihuş Şeria: 2-204, Silsiletul Ehadis: 432)

Kadınlara danışmayın, onlara muhalefet edin. Kadınlara muhalefet edin, zira kadınlara muhalefet berekettir. (Kadınlara Dîni Bilgiler 44,45 Suyuti, Leali II, 147; İbn Arrak, Tenzihü’ş Şeria II, 210)

Kim ki karısına itaat ederse Allah (cc) onu yüzüstü cehenneme atar. (İbn Arrak II, 215)

Dövme yapan ve yaptırana, yüzdeki tüyleri aldıran ve estetik için dişlerini seyrelttiren kadınlara Allah lanet etsin. (Sahih-i Buhari)

Takma saç takan, taktıran, kaşları incelten, kaşlarını incelttiren, dövme yapan ve dövme yaptıran lanetlenmiştir. (Ebu Davut, Tereccul, 5)

Şimdi de İslam dininin Kitabı'na Kuran ayetlerine bakalım:

Kuran'da Sebe Melikesi örnek verilir. Sebe Melikesi karar makamında olan bir devlet yöneticisidir. Kuran kadınların fikirlerine değer verilmesi hatta kadınların karar makamında olabileceği mesajını verir.

“Gerçekten ben, onlara hükmetmekte olan bir kadın buldum ki, ona her şeyden (bolca) verilmiştir ve büyük bir tahtı var.” (Neml Suresi, 23)

Hz. Süleyman (as), Sebe Melikesi’ni İslam’a davet etmek için mektup gönderir. Sebe Melikesi ise kendi kavminin önde gelenlerine danışır; önde gelenler ona şu cevabı verirler:

Dediler ki: “Biz kuvvet sahibiyiz ve zorlu savaşçılarız. İş konusunda karar senindir, artık sen bak, neyi emredersen (biz uygularız). (Neml Suresi, 33)

Yine hiçbir insan ahirette Allah’a “Ben kadınlar yüzünden hakkıyla ibadet edemedim” mazeretini sunamayacaktır. Ayette bu gerçek belirtilmiştir: “...insan, kendi nefsine karşı bir basirettir, kendi mazeretlerini ortaya atsa bile.” (Kıyamet Suresi, 14-15)  Yani insan ne kadar mazeret uydurursa uydursun doğru olanın ne olduğunu gayet iyi bilir. Yaptığı yanlışlar için bir başkasını suçlayamaz. Allah ahirette hiç kimseyi haksızlığa uğratmadan yaptıklarının karşılığını verecektir. “...her bir nefse -haksızlığa uğratılmaksızın- kazandığı tam olarak ödendiğinde nasıl olacak?...” (Al-i İmran Suresi, 25)

Müslüman bir kadın modern, bakımlı, neşeli, kültürlü, Kuran ahlakını yaşayan, her anında Allah'ı anan biridir. Tabi ki Müslüman bir erkekte böyledir. Müslüman bir kadının temiz, bakımlı, modern, güzel olmasını istemeyen hatta bakımlı olan kadını kafasına göre Kuran'a-İslam'a uygun olmayan bir şekilde lanetleyen; kadının yüzündeki tüylerini temizlememiş bir şekilde toplum içinde gezmesini isteyen anlayış bağnaz anlayıştır. Bu anlayışı savunan kişiler bile bu hayatı yaşamak istemezken Müslüman olmayan birinin İslam'a karşı düşüncelerini düşünün. Kuran'a uymayan bir anlayış olan bağnazlık yüzünden İslamofobi ortaya çıkıyor. Ultra modern, bakımlı, temiz, modern bir mümin kadın görüntüsü İslamofobinin de önüne geçer, zaten gerçek İslam yani Kuran ahlakı yaşansa İslamofobi denen bir şey de olmaz. Kuran'da müminlerin bakımlı, giyiminin temiz ve güzel olmasından bahsedilir:

Ey Ademoğulları, Biz sizin çirkin yerlerinizi örtecek bir elbise ve size ‘süs kazandıracak bir giyim’ indirdik (varettik)... (Araf Suresi, 26)

Ey Ademoğulları, her mescid yanında ziynetlerinizi takının... (Araf Suresi, 31)

Yine Kuran'da cennetteki kadınların şıklığından bahsedilir:

Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz). (Saffat Suresi, 49)

... orada altın bileziklerle süslenirler, hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler giyerler... (Kehf Suresi, 31)

...orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler; oradaki elbiseleri ipek(ten)tir. (Hac Suresi, 23)

Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir... (İnsan Suresi, 21)

Allah; güzelliği, temizliği, şıklığı, süsü, güzel giyimi sevmekte ve kullarını böyle görmek istemektedir. Allah’ın güzel gördüğü şeyleri Peygamberimiz (sav)’in de çok güzel göreceği ve Müslüman kadınları bu yönde teşvik edip, tavsiyelerde bulunacağı tartışmasızdır.

Allah Kuran'da müminlerin neleri yapamayacaklarını, nasıl bir ahlak yaşamaları gerektiğini bildirmiştir. Kadının kaşına, peruğuna ya da dövme yaptıran bir kişiye lanet ya da yasak koymak Kuran'da geçmez. Böyle bir yasaklama zaten Kuran’ın ruhuna aykırıdır. Güzel bir genç kızı yüzündeki fazla tüylerle dışarı çıkmaya zorlayan, onu insanların içinde mahcup eden, onu güzelleştirmek yerine çirkinleşmesi için uğraşan bağnazlar işte bu yüzden güzelliği bir türlü temsil edemezler. Oysa Allah inananların bakımı, güzelliği, şıklığı ve temizliğine ayetlerde özellikle dikkat çekip Müslümanları bu yönde teşvik etmektedir.

Ayrıca Allah bakımı, şık giyimi, makyajı, süsü, takıları, dövmeyi vb bir nimet, güzellik olarak yaratmıştır. Bu dünyada ki güzellikler müminlerindir; ahirette ki güzellikler ise sadece müminlerindir.

De ki: 'Allah'ın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır?' De ki: 'Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır.' Bilen bir topluluk için ayetleri böyle birer birer açıklarız. (Araf Suresi, 32)

Görüldüğü gibi kadından aşırı nefret eden anlayışın kaynağı yobazlıktır. Bağnazların dinindeki kadın ile Kuran’daki kadının vasfı tam anlamıyla zıttır. Allah yarattığı kuldan, bir nimet olan kadından nefret edin; dediğinin tersini yapın; kadın günahkardır; erkekleri günaha sokar demez. Kuran'da böyle bir durum yok.

Başka bir açıdan bakarsak kadının fikirlerine değer vermeyen, kadını ikinci sınıf değersiz bir varlık olarak gören, kadının iffetini bakımsızlığıyla sağlamaya çalışan bir toplumda elbette gelişim-ilerleme olmayacak aynı zamanda diğer toplumlarda o topluma kıymet göstermeyeceklerdir. Sanatsal bir varlık olan, Allah'ın çiçeğe benzettiği narin, değerli olan varlıkları- kadınları- ezen bir toplumdan Allah nimetlerini alır.

Fakat gerçek İslam'ın yaşandığı bir toplumda Kuran ahlakının getirdiği güzellik, bolluk, zenginlik, refah, huzur, mutluluk olur. Kuran ahlakından ayrı geleneksel bir anlayış yaşamak tabi ki gerçek İslam'ın getireceği sanatı, zenginliği, bilimde ilerlemeyi getirmez. Bu sebeple Kuran ayetlerinin her biri hayata geçirilmeli. Zenginler parasını sadece kendisinde tutup ihtiyacı olana vermemezlik yapmamalı; Süleyman (as)'ın sarayı gibi her yerde sanat olmalı; Müslüman araştırmalı, düşünmeli, güzel sözlü olmalı; Müslüman kardeşine karşı önyargılı, sevgisiz, nefret dolu olmamalı; Kuran'da da dendiği gibi "Senin dinin sana benim dinim bana" anlayışı olmalı ve inancından dolayı kimse kimseye dayatma, zor ve baskı yapmamalı.

Umarım İslam'ın getireceği güzellikler ayetlerle her yerde anlatılır; kısa zaman içinde Kuran ahlakı her yerde yaşanır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hayret ettiğim konulardan biri

Her zaman sosyal medya hesaplarımdan ara ara ayet paylaşırım ya da Allah'ın varlığını birliğini anlatan konuları anlatırım. Fakat yeni farkettim; bazen özellikle de ayet paylaşmamdan rahatsız olan bir kesim insan oluyor. Bu insanların Müslümanım demesi ve ayet bilmemesi ise beni hayrete düşürüyor. Üstelik ayet bilmemesine ama ayeti okumasına rağmen ayeti değil de kendi mantığını doğru buluyor. Ve bu mantığı ayetten üst tutuyor haşa. Bu ne kadar yanlış!  Halbuki her insanın kendi mantığı olabilir. Bu durumda birden fazla mantık çıkabilir. Mantıklara göre din yaşayacak olursak bu sefer tek bir din değil birden fazla din olacaktır. Ama İslam tek bir din ve tek bir Kitabı var o da Kuran. Ve Kuran apaçık ayetlerle Kendisini açıklıyor. Bu durumda Müslümanım diyen her insanın Kuran'a uyması mı makul yoksa kendi geleneklerini, kültürlerini ve hatta mantıklarını İslam diye yaşamaları mı makul? Bakara, 99.   Andolsun Biz sana apaçık ayetler indirdik. Bunları fasıklardan başkası inkar etm

Farkında mıyız?

Dünyanın çivisi çıkmış gibiydi ama 2020 yılında bu bir çok insan tarafından daha da çok hissedildi.  Her tarafımız belalarla, zorluklarla çevrili.  İnsanları nefessiz kalmakla sınayan salgın hastalıklar, depremler, yeryüzüne düşen göktaşları, yanı başımızda olan bir ülkede senelerdir süren savaş, Myanmar da  yaşama, kimlik sahibi olma gibi  en temel hakları bile ellerinden alınan  Müslümanlar, sevgisizlik ve Darwinist zihniyet sonucu ölen insanlar, kıskançlıktan dolayı fitne çıkarıp oyun oynayan insanlar ve  bunun gibi daha bir çok ahir zamanda olduğumuzu gösteren olaylar.. Ahir zaman zorluklarla, korkulu gibi görünen olaylarla dolu ama yine de zorluklarla beraber kolaylıklar da var. Düşünün; şiddetli gök sarsıntıları, yıldırımlar, seller, depremler, gök taşlarının dünyaya düşmesi, yangınlar, salgın hastalıklar, savaşlar hepsi aynı anda oluyor. Böyle kıyamet gibi bir ortamın içindesiniz.. Ne hissederdiniz? Müthiş bir korku. Ölümün size yaklaştığını düşünmez miydiniz? Fakat Allah o kada

Mağara Adamı Var Mıydı? Kandırıldık mı!

Garip hırıltılar çıkarıp konuşamayan, vahşi, gelişmemiş, taşı taşla yontan, ilkel mağara insanları gerçekten tarihte var olmuş mudur? Yoksa uydurulmuş bir yalan mıdır? Madde ve evrenin başlangıcı olmadığını, ezeli olduğunu öne süren materyalizm felsefesinin temelinde Yaratıcı'nın varlığını inkar etmek vardır. Evrenin her zaman var olduğunu ya da evrenin kendi kendine var olduğunu iddia etmek haşa Yaratıcı olmadığını söylemenin diğer bir yoludur. Temelde insanlık tarihinin de en ilkelden en gelişmişe doğru gittiğini telkin eden; ilkel insanın yaşam şeklini açıklayan mağara devri, taş devri gibi hayali dönemler uyduran materyalizm felsefesi ve Darwinizm neden gerçekle ilgisi olmayan bir yalandır? İlkel insan hiçbir zaman tarihte var olmamış, taş devri denen hayali bir dönem hiçbir zaman yaşanmamıştır . Bunu arkeoloji bilimin bize sunduğu bilimsel kanıtlarla inceleyelim. BAĞDAT PİLİ 2500 yıllık Bağdat Pili, 13 cm yükseklikte kilden yapılmış elektrik üretme kapasitesine